Yobazlığa Karşı Şiirli Cumalar: Deliktaşlı Aşık Ruhsati

Şiirli Cumalar muhafazakâr bir toplum olmaya, yobazlığa, nefret diline, hurafelere, bilim düşmanlığına, Ortadoğu bataklığına gömülmeye karşı bir duruş ve direniştir.

Değerli okurlarım, hepinize ŞİİRLİ CUMALAR diliyorum. Bu hafta için seçtiğim şair, 19. yüzyıl halk edebiyatının en güçlü ozanlarından biri olarak kabul edilen, Deliktaşlı Ruhsati, 1856- 1911 yılları arasında yaşamıştır. 55 yıla sığdırdığı yaşamındaki şiirleri ile Anadolu Aşık Edebiyatı türünün en güçlü ozanları arasına girmiştir.

Sivas’ın Kangal ilçesine bağlı Deliktaş köyünde doğmuştur. Asıl adı Mustafa’dır. 11 yaşına geldiğinde anne babasını kaybetmiştir. Ruhsatî, uzun müddet Deliktaş ağalarından Ali Ağa’nın yanında azap durmuştur[i]. Kimi zaman Tecer’deki değirmenlerin su işlerinde çalışmış, kimi zaman da köyünde rençperlik ve çobanlık yapmıştır. İnşaatlarda bennelik (duvarcılık) yaptığı da olmuştur. Zaman zaman gurbete çıkan Ruhsatî ömrünün sonlarında köyünde imamlık yapmıştır. Anadolu’nun en güçlü halk şairlerinden biri olsa da ömrü fakirlikle geçmiştir.  Fiziki olarak uzun boylu, beli bükük, çil yüzlü, çakır gözlü, sarı sakallı biridir. 1911’de aynı köyde vefat etmiştir; mezarı Deliktaş köyündedir.

Ruhsati çok sınırlı bir eğitim görmüş, köy odasında dinlediği aşıklardan etkilenerek şiir söylemeye başlamıştır. Yoksul Anadolu köylüsünün gücü ve olanakları Ruhsati’yi zengin etmeye yetmemiş, hak ettiği konforlu yaşamı sunamamıştır ama ona çok müthiş bir halk şairi unvanı, ayrıcalıklı bir şair konumu vermiştir. Ruhsati, Anadolu’nun badeli aşıklarından biri olarak kabul edilmiştir[ii]. İddiaya göre bir gün Kertme köyü mezrasında uyuya kalmış ve bu sırada pirlerin verdiği badeyi içmiştir.

Ruhsati, dört kez evlenmiş, 23 çocuk sahibi olmuştur.

“Eğer nikâhtan sorarsan dördü bitirdim tamam
Eğer evlattan sorarsan yirmi üçtür heman”

Şiirlerinde Karacaoğlan ve Erzurumlu Emrah’ın etkisi belirgindir, öte yandan şiirinin gözü kara ve delişmendir. Hem şiir tarzında hem de siyasi/dini tutumunda sert zikzaklar çizer, Nakşibendi olduğunu söyler, Rufai tekkesini metheder ama bir şiirinde de “Bal gibi Bektaşiyiz” deyiverir. Katı ve sofu şiirler yazdığı gibi “Yarım lira borcum vardır, ver Allah” diyebilecek denli “Bektaşi’dir”.

Ruhsati, şiirlerini çoğu zaman irticalen söyleyen fakat saz çalmayan bir aşıktır. Şiirlerinin çoğunu hece vezni ile yazmıştır. En çok 11 ve 8 heceli şiir söylemiştir. Ancak Âşık Ömer, Dertli, Emrah, Seyranî gibi geleneğe uyarak aruz vezni yahut hecenin 14 ve 15’li şekilleri ile şiirler yazdığı da olmuştur. Sözgelişi Uğru ile Kadı Hikayesi’ni aruz vezni ile yazmıştır. Ne var ki, pek çok halk şairinde rastladığımız gibi aruz vezninde başarılı olamamıştır. 

Şiirlerinde sade ve akıcı bir Türkçe kullanır; şiirlerinde aşka verdiği değer ve anlatım şekliyle, içinde yaşadığı toplumun dini inanç, nas, dogma ve törelerine ters parende attırır. 

“Gel gidelim uzaklara sevdiğim
Bizi söylesinler ellere karşı
Eğil bir yol bal dudaktan öpeyim
Ağzından dökülen ballara karşı”

Malım mülküm hep yoluna koymuşum
Kaç yıl oldu seni böyle sevmişim
Her ağızdan senin methin duymuşum
Gel de sevişelim ellere karşı”

Bir şiirinde tanrıdan “helalinden” dört öküz ve altın istedikten sonra onunla pazarlığa girişir:

Ne mümkün yarabbim yolundan sapam
Ruhsat’ın terkedip dünyaya tapam
Senin rızan için bir oda yapam
İki minder seremezsem geri al”

Ruhsati’nin Beddua türünde çok başarılı şiirleri vardır. “Bir kaz bulup yoldun engin, şeytanlıkta yoktur dengin” diye tanıttığı tüccar Seyit efendiye yazdığı şiirinden bir dörtlük okuyoruz.

“Ölçtün özeni özeni
Sen ettin bana düzeni
Yerin katran kazanı
Pişesin Seyit efendi”

Deliktaşlı Ruhsati’nin yoksulluk, eşitsizlik, adaletsizlik gibi toplumsal sorunları işlediği şiirlerinden birini 21. Yüzyıl Türkiye’sinin tam da orta yerine koyarak bu yazıyı noktalıyorum.

“Bir vakte erdi ki bizim günümüz

Yiğit belli değil mert belli değil

Herkes yarasına derman arıyor

Deva belli değil dert belli değil

Fark eyledik âhir vaktin yettiğin

Merhamet çekilip göğe gittiğin

Gücü yeten soyar gücü yettiğin

Papak belli değil börk belli değil

Adalet kalmadı hep zulüm doldu

Geçti şu baharın gülleri soldu

Dünyanın gidişi acayip oldu                        

Koyun belli değil kurt belli değil

Başım ayık değil kederden yastan

Ah ettikçe duman çıkıyor festen

Harabe yüz tuttu bezm-i gülistan

Yayla belli değil yurt belli değil

Çarh bozulmuş dünya islâh olmuyor

Ehli fukaranın yüzü gülmüyor

Ruhsati de dediğini bilmiyor

Yazı belli değil hat belli değil.”

LÜTFEN

Bu yazının içinden herhangi bir cümle, paragraf veya şiir alıp paylaşıyorsanız, yazıyı usulüne uygun olarak kaynak gösteriniz. Kaynak gösterme yöntemini bilmeyenler için aşağıya bırakıyorum.

Doğan Alpaslan Demir, Yobazlığa Karşı Şiirli Cumalar: Deliktaşlı Aşık Ruhsati, 11 Ağustos 2023.  https://izafi.org/2023/08/11/yobazliga-karsi-siirli-cumalar-deliktasli-asik-ruhsati/

KAYNAKLAR
1- İlhan Başgöz, İzahlı Türk Halk Şiiri Antolojisi, Pan Yayıncılık, 2014.
2- Doğan Kaya, Sivas’ın Gurur Kaynağı: Aşık Ruhsati, Hayat Ağacı, Sivas, Yaz 2007, S. 8, s. 90-93

3- Doğan KAYA, Âşık Ruhsatı̂’nı̇n Hz. Muhammed (S.A.V.)’İ Konu Alan Şı̇rlerı̇  

DİPNOTLAR


[i] Azap durmak: Anadolu’nun birçok bölgesinde çiftlik uşağı. 

[ii] Badeli âşık: Bir pirin elinden aşk badesi içerek saz çalıp söyleyen halk şairi.


Doğan Alpaslan Demir sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

Yobazlığa Karşı Şiirli Cumalar: Deliktaşlı Aşık Ruhsati” üzerine bir yorum

Yorum bırakın