Vezirsiz!

Sosyal medyada sık rastlıyorum, “bizim zamanımızın lise mezunları şimdinin öğretmenlerinden, profesörlerinden daha bilgili” diye yazıyorlar. Bunu yazmalarının sebebi günümüzün eğitim kalitesinin çok düşmüş olmasıdır belki; İngilizce konuşamayan “İngilizceci”, de/da, ki bağlaçlarını nerede ayıracağını bilmeyen, noktalama işaretleri konusunda zır cahil “Türkçeci”, Ay’a insanların hiç adım atmadığını amansızca savunan “Fenci” öğretmenlere rastladım; Ece Ayhan’ın şiirinden söylersek: “Öyle ölüme düşkündü ki biyoloji sıfır”[i]. 50 yıl öncesine; anıların ayak izlerine … Okumaya devam et Vezirsiz!

Karşılaşma

Otobiyografik öykü Satrançla ilişkim eskidir, içi boş plastik satranç taşları ve karton tahtadan oluşan ilk takımıma sahip olduğumda 10 yaşındaydım. Satrançla inişli çıkışlı 50 yılı geçkin ilişkimizin sadece 3 saatini anlatacağım, “insan” rakiple oynadığım son satranç oyununun hikayesini… 1990 yılı yaz aylarında “vatani görev” nedeniyle Güneydoğu Anadolu’da bir tugayda tabip asteğmen olarak görev yapıyordum. Haziran ayında üç aylığına, bölgenin büyük illerinden birinin askerlik daire başkanlığı … Okumaya devam et Karşılaşma

Bak ona! Bakma!

Öykü Bir yanağı ağzındaki yapraklarla şişmiş, arkadaşlarıyla sohbet ede ede gat[1] çiğneyen, bir yıl daha dayanırsa sekiz yaşında olacak onu, kırk yaşındakine satabilecek kadar geniş bir çevreye sahip olan, evden bir boğaz eksildiyle sevinip, yürek güm güm ağızda, tabii ki tenhada, çok para görmemiş beyniyle 10.000 Suudi Riyalini tekrar tekrar sayarken önce motorsiklet!  Aman da aman, ne hava atarımla şişinen, ana kız çıkar de mi bu akşam, … Okumaya devam et Bak ona! Bakma!