Hekimlik mesleğinde 34 yılı doldurmama birkaç ay kaldı. Bu sürenin çok küçük bir bölümünde serbest/özel hekimlik yapmak zorunda kaldım. Tüm muayenehane deneyimlerim sürgün ve/veya işsiz kaldığım dönemlere tekabül ediyor. Her keresinde hekimliği kıvırmakta sorun yaşamasam da akçalı işleri beceremediğimden yürütemedim muayenehane işini.
Bir anımı anlatacağım kısaca: 1995 veya 1996 yılı olmalı. Bir gün yaşlı ve yoksulluğu her halinden belli bir bey amca geldi muayenehaneme. Mu…ayene bitti, reçete yazacağım ama beni bir telaş, sıkıntı aldı. Bu amca nasıl alacak bu ilaçları. Muayene ücretini ise zaten almayacağım. Uzatmayalım, ilaç firmalarının yarım porsiyon ilaçlarını birleştirip reçeteyi tamamladım, amcanın hayır duaları ile yolcu ettim hastamı. Aradan bir ay mı geçti, iki ay mı hatırlamıyorum, muayenehanemin yakınlarında burun buruna geldik bu bey amcayla. Sordum, “nasıl oldun amcacım, daha iyi misin, maşallah çok iyi görünüyorsun, ilaçlar iyi gelmiş sana…” Aldığım cevap fenaydı:
“Doktor bey oğlum, ben senin verdiğin ilaçları hiç kullanmadım. Senden sonra kızım beni paralı bir doktora götürdü, onun ilaçlarını kullandım.”
Akıllı bir adam bu deneyimden ders çıkarır, akçalı işlerle ilişkisini düzeltirdi. Ama nerdeee… Aradan 20 kusur yıl geçmiş, akıl aynı akıl. Hani bir laf vardır, “akılları pazara çıkarmışlar, herkes kendi aklını almış.”
Yarın itibarıyla NAL BİR MIH İKİ adlı kitabım yayınlanıyor. 180 sayfa, 14 aylık emek, kitapta gösterdiğim kaynak sayısı 124. Bu dördüncü kitabım olacak. Diğer kitaplarım gibi yine e- kitap ve yine ücretsiz… Neden bir türlü “akıllanmadığımı” ve niye ücretsiz e- kitapta ısrar ettiğimi çok yakında bir yazıyla açıklayacağım.
Kitabın elinize geçmesine az kaldı. Güzel okuyun.
Edit: 13 Nisan 2018
Kitap yayınlandı. Kitabı aşağıdaki linkten indirebilirsiniz.
https://www.publitory.com/e…/1203-nal-bir-mih-iki-masal-siir