Boşanma davalarının çetin çatışmalarından birinin yoksulluk nafakası üzerinden yürüdüğünü biliyorsunuzdur. Yaklaşık bir yıldır, sosyal medyada konu üzerinde giderek sertleşen tartışmalar yaşanıyor. Mevcut yoksulluk nafakası düzenlemesinin korunması gerektiğini savunanlarla, değişiklik yapılması gerektiğini öne sürenlerin tartışmaları Meclis gündemine gelme yolunda. Yakın bir zaman önce Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı koordinasyonunda bir çalıştay gerçekleştirildi.
Kanaatimce yoksulluk nafakası tartışmalarının Meclis gündemine gelmesi sadece nafaka alan/veren kişileri ilgilendiren bir konu değil. Yoksulluk nafakası üzerinden yürüyen süreç, yaşadığımız ülkenin aile ve evlilik kavramı, yoksulluk, kadın istihdamı/ işsizliği/eğitimi, devletin temel yükümlülükleri gibi çok temel konularının masaya yatırılmasını da gerektiriyor. Bu nedenlerle, konuya ilişkin tarafların nafaka yükümlüleri, kadın örgütleri ve hukukçulardan ibaret olduğu şeklindeki görüntüden rahatsızlık duyuyorum.
Yoksulluk nafakası üzerinden yürüyen tartışmalar hakkında yazma düşüncesindeyim. Bu yazıyı yazarken siz değerli okurlarımın görüşlerine, fikirlerine, önerilerine gereksinim duyuyorum. Benim fikrimden ne olacak ki diye düşünmeden, görüşlerinizin uçuk olmasından çekinmeden, kısa/uzun demeden yorum yapmanızı diliyorum.
Klavye sırası sizde, bekliyorum…
Sayın Demir, konu belirttiğiniz gibi bir çok alt bileşeni içeriyor. Kanımca yalınızca ülkemizdeki değil tümden evlilik, mülkiyet, devlet müdahalesi/işlevi gibi alanların çok yönlü irdelenmesiyle ve bireysel düzlemde de sıkı bir yüzleşme ile üzerinde düşünce üretilebilecek toplumsal içerikli bir konular bütünü. Siz zaten müdahil alanları gayet geniş olarak belirtmişsiniz. Yazınızla birlikte düşünme sürecine sevk ettiniz beni. Aklımda olgunlaştıkça yazacağım. Teşekkür ederim. Saygılarımla.
BeğenLiked by 1 kişi
Sayın yazar, nafaka konusunda erkekler mağdur ediliyor. Kadın erkek evleniyor, anlaşamayıp boşanıyor. Çocuk hadi neyse de kadının ömür boyu geçimini erkek neden finanse etmek zorunda kalıyor. Yani haksızlık bu. erkeklere de nafaka var güya ama gündemde hep kadın nafakası konuşuluyor. ayrılan ayrılsın, iş bulsun çalışsın. Ha çocuk mu var o da paylaşılsın. Benim kafamın aldığı bu kadar. Selamlar.
BeğenBeğen
Mehmet Turan Evet Dogan Bey, gene ben birazcik sacmaladim. Isine geleni al fazlasini at. Secmesi sizden: ………………………………………………………………FIKRA …………………SEN YE TORUNUN ÖDESIN!
Adamın biri bir lokantanın önünden geçerken bir yazı görür.
– Siz yiyin torununuz ödesin!
Hoşuna gider ve içeri girip sorar;
– Bu gercekten doğru mu?
– Evet beyim kesinlikle doğru, derler.
Sipariş verir patlayana kadar yer ve tam kalkmak üzere iken garson elinde hesapla gelir.
– Pardon beyefendi borcunuz, 50lira! der.
Gözleri yerinden fırlayan adam;
– Eeee siz bana ne dediniz, şimdi ne yapıyorsunuz hani torunum ödiyecekti, diye çıkışır.
Garson;
– Ama beyefendi doğru sizinkini torununuz ödeyecek! Bu dedenizin hesabı! der.
—————–Insan önce Dünya ya gelince belli bir yasam sitandardi ile dünyaya gelmeli. Borclu olarak degil.
Bu gün dünyanin gelismis ülkelerinde Aile kurumu en kisa en sikintili zamanini yasiyor. ayni zamanda Nafaka Sorunu en büyük problem.
Bana göre en güzel cözüm Uluslar arasi insan haklari icindeki yasam hakkina bagli olarak bireyin Uluslar arasi yasam standardi belirlenmeli. Dogumundan ülümüne azemi gecim garantisi olmali. Is gücüne katilana kadar bu haktan yararlanmali. Bu hak Aile ve yakinlarindan bagimsiz olmali. Cocugu kim insanca yetistirir onun kisilik be beceri gelisimine katki sagliyorsa ona ödenmeli. Tabii tam basindan cocuk dünyaya getirme yetistirmek icin gerekli kosul Aile degil beceri kabiliyeti olacak. Bunun icin de okul ve belkide belge gerekecek. Bunu beceremeyen ebeveyn veya yakinlardan alinip cocuklarin egitimine beceri ve arzusu olana verilmeli. Ayni güvence kisinin issiz sagliksiz yasli oldugu zamanda gecerli olmali.
Bunun icin Gerekli kaynak Her devletin Bütce gelirinin belli bir yüzdesi olarak yasa ile belirlenmeli. Bunun gibi egitim saglik kültür giderleri de ayni uluslar arasi sitandarta yüzde olarak belirlenmeli.
Bunun olmasi icin sadece Asgari ücter belirleme komisyonlarinin elindeki harcama kalemleri gibi devlet, Asgari yasam sigortasi harcamasi olarak bir pay ayirmasi zorunlu olmali.
Bu dogal olarak Aile kurumunun yok olmasini hizlandiracak. Bu gün zorla geleneklere bagli olarak devam eden bu kurum yikilacak. Fakat daha saglikli bireyler daha saglikli iliskiler dogacak.
Tabi bu cözüm gercekten demoktarik paylasmaci bir devlette gecerli. Bu günkü devletlerde cogunlugun oyunu alip, cogunlugun cikarini gözetip, degerlerini köle gibi sömüren sistemde olasi degil.
Nafaka in direk devlette ki birimden saglanacegi icin kimse kimseyle bicakli süngülü dügüsmeyecek.
Buna benzer sistem su anda Almanyada tam olmasa da kismen var. Genclik dairesi bu görevi uslenmis durumda.
BeğenLiked by 1 kişi