Değerli dostlar, hepinize ŞİİRLİ CUMALAR diliyorum. Bu hafta için seçtiğim şair Rus edebiyatının önemli isimlerinden Sergey Yesenin, 1895-1925 yılları arasında yaşamıştır.
1917 Ekim devrimini desteklemekle beraber daha sonra şiirlerinde eleştirmiştir. Alkolle yaşadığı sorunlar, ağır psikolojik buhranlar sonucu 30 yaşında yaşamına son vermiştir. “Kandırmak istemem kendi kendimi” başlıklı aşağıdaki şiirinde yaşadığı “ruhsal çöküntü” açıkça görülebilir:
“KANDIRMAK İSTEMEM KENDİ KENDİMİ
Kandırmak istemem kendi kendimi,
Ama sisli yüreğimde hep bir kaygı var:
Bilmiyorum niçin bana: O Yesenin rezili…
Bilmiyorum niçin bana: O şarlatan… diyorlar?
Ne bir cani ne de bir haydudum ben,
Masumları kurşuna da dizmedim dizdirmedim.
Yoldan geçenlere durmadan gülümseyen
Bir sokak serserisiyim o kadar.
Sabahtan akşama değin gezinmekteyim
Moskova yollarında muzip ve mağrur,
İnsan sevmeyen başıboş köpekler
Ayak sesimi işitir işitmez durur.
Kardeşçe başını eğip selamlar beni
Karşılaştığım her uyuz beygir.
Gönül yoldaşıyım tüm hayvanların.
Hastadır: Bir şiir yazarım iyileşir.
İstemiyorum hoşuna gitmek kadınların,
Ahmakça kaygılarla çarpmamalı bu yürek.
Hüznümü boğmak için bana katırların
Önüne serpilmeye bir avuç arpa gerek.
Bambaşka bir aleme gönül vermişim ben
İnsanlara da dostluk duymam asiyim.
Hazırım en güzel kravatımı hemen
Boynuna takmaya şu sersefil köpeğin.
Ancak böyle düzelir, bulurum keyfimi,
Dağılır içimde sis, bir güneş doğar.
Ve işte bundan bana: O Yesenin rezili. . .
Ve işte bundan bana: O şarlatan… diyorlar.”
Çeviri: Atilla Tokatlı.
İntiharından bir gün önce kendi kanıyla Mayakovski’ye bir veda şiiri yazmıştır.
1925 yılında devlet töreni ile defnedilmiş ama şiirleri Stalin ve Kruşçev tarafından yasaklanmıştır.
Ataol Behramoğlu tarafından çevrilen bir şiirini bu haftanın şiiri olarak seçtim.
Güzel okuyun…
“YORULDUM YAŞAMAKTAN YURDUMDA
Yoruldum yaşamaktan yurdumda,
İçimde engin kırlara açılma özlemi,
Bırakıp gideceğim kulübemi,
Çekip gideceğim hırsız ve hayta.
Kendime bir barınak arayarak
Gideceğim günün ak pürçeklerinde.
Ve en iyi dostum beni vurmak için
Bileyecek bıçağını çizmesinde.
Çayırlık boyunca kıvrılan sarı yol
İlkbahara ve güneşe bürünmüşken,
Adını kalbimde taşıdığım
Kovacak beni eşikten.
Yeniden döneceğim baba ocağına,
Yadırgı bir sevinçle avunacağım,
Ve yeşil bir akşam, altında pencerenin
Koluyla mintanımın kendimi asacağım.
Çit kıyısındaki akça söğütler
Başlarını daha bir sevecen eğecekler.
Ve öylece, yıkamadan beni
Köpek uluması altında gömecekler.
Ve ay yüzerek durmamacasına,
Göllere küreklerini indirerek,
Ve sürdürecek yaşamasını Rusya
Avlularda ağlayarak ve hora teperek.”
KAYNAK:
Dünya Şiir Antolojisi, Ataol Behramoğlu, Özdemir İnce, Pozitif Yayınları, 2008.
Nereden çıktı bu ŞİİRLİ CUMALAR diyenler, okuyunuz lütfen:
https://doganalpdemir.com/2014/06/05/siirli-cumalar/
ŞİİRLİ CUMALAR, Ortadoğu bataklığına itilmeye, nefret diline ve muhafazakâr bir toplum olmaya karşı bir DURUŞdur.
ŞİİRLİ CUMALAR adının kaynak gösterilmeden kullanılmaması rica olunur.
Değerli yazar, şiirleri, tanıtımları keyifle okudum. Enteresan bir blog. Yazılarınızı da okumak istiyorum. Selamlar
BeğenLiked by 1 kişi