
COVID-19 pandemisi, SARS-CoV-2 virüsü üzerinde çalışan viroloji, immünoloji, biyokimya, mikrobiyoloji, farmakoloji, biyoloji, epidemiyoloji, ekoloji vb. alanlardaki bilim insanlarını zorlu bir sürece hatta bir yol ayrımına sokmuş bulunuyor. Üstelik sadece fen bilimlerinde değil, sosyoloji, toplumbilim, psikoloji, antropoloji, ekonomi ve pek çok beşerî bilim dallarındaki bilim insanları da ağır bir yükümlülük, sorumluluk altına girmiştir. Yaşadığımız pandemi sonucu yeryüzündeki milyarlarca insan gözlerini bilim insanlarına çevirmiştir. Çünkü siyasi erki elinde tutan tüm karar mekanizmaları aldıkları kararların, tedbirlerin ve tedavi protokollerinin bilimsel kurulların önerileri doğrultusunda alındığını iddia etmektedirler. Bir örnek vermem gerekirse, pandeminin yeni başladığı günlerde İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın açıklamasını hatırlatmak isterim. İngiltere Başbakanı pandemiyle en iyi mücadele yönteminin sürü bağışıklığı olduğunu ve bu iddiasının bilim insanlarının görüşü olduğunu açıklayınca ülkenin dört bir yanındaki bilim insanları harekete geçti. Hazırladıkları bir bildirgeyle Boris Johnson’ı kınamışlar ve başbakanı geri adım atmak zorunda bırakmışlardır.
İstisnasız dünyanın bütün ülkelerinde siyasi yönetimler COVID-19 pandemisine yönelik bilimsel danışma kurulları oluşturdular. Aşı veya tedavide kullanılacak ilaç geliştirmek için üniversitelerin, ilaç endüstrisine bağlı laboratuvarların, bazı ülkelerin kamu kurumu niteliğindeki bilimsel merkezlerin hummalı bir faaliyet içinde olduğunu biliyoruz. Hastalığın yayılımı ve nasıl kontrol edilebileceği üzerinde çalışmayan epidemiyoloji kürsüsünün kalmamış olduğunu sanıyorum. Pandeminin sebep olduğu ruhsal travmalar konusunda çalışan psikoloji, sosyal psikoloji, psikiyatri bilim insanlarının akademik makaleleri yayımlanıyor. Toplumbilimciler, kültürel antropologlar, sosyologlar, iktisatçılar pandeminin sebep olduğu ekonomik, toplumsal, kültürel değişimleri kendi disiplinlerine özgü yöntemlerle inceliyorlar.
Kolayca tahmin edilebileceği gibi siyasi iktidarlar bilim insanlarının bu çalışmalarını manipüle etmek için “her türlü yönteme” başvuruyorlar. Küresel kapitalizm ve sömürü dünyası pandemi yönetiminin sebep olduğu can kayıplarının sorumluluğunu bilim insanlarına fatura etme planları yapıyor; yanlarına çektikleri kimi akademisyenleri önce besleyerek sonra zamanı geldiğinde onları da harcayarak bilime ve bilim insanlarına olan güveni küçültmeyi hedefliyorlar[i]. Sağlık çalışanlarına ve hekim örgütlerine yönelik saldırıların da bu çerçeveye tam olarak oturduğunu görüyoruz. Tarih boyunca bilim ve düşün insanlarının siyasi, iktisadi ve dini yönetim mekanizmaları ile ilişkisi oldukça netameli olmuştur. Yakılarak ve işkence edilerek öldürülen Giordano Bruno, linç edilerek öldürülen İskenderiyeli Hypatia, baldıran otu içirilerek idam edilen Sokrat, çizdiği geometri şekillerini bozan Romalı askerlere “çemberlerime dokunmayın[ii]” dediği için katledilen Arşimet en iyi bilinen örneklerdendir.
Masalı bilirsiniz[iii], yoksul bir adam padişahın danışmanlığını yapan ve onun sofrasında yeri olan bir biliciyi şikâyet için saraya gelmiş. Padişaha “o yanınızdaki bilici bana seslendi, ben de durdum, yanıma gelince beni dövdü” demiş. Padişah bunun üzerine danışmanı olan biliciye dönüp “doğru mu söylüyor bu gariban adam?” diye sormuş. Üstündeki afili cübbeyi çekiştirerek ve alay ederek cevap vermiş bilici:
-Sultanım, ben bu adamın yarısı kadarım, dövmeye kalksam beni yere yapıştırır. Onu nasıl dövebilirim?
Padişah bir şikayetçi adama bir de biliciye bakmış ve “doğru söylüyor, sen onun iki katısın, seni nasıl dövebilir” demiş gariban adama. Yoksul adam başına geleni anlamış ve umutsuzca cevap vermiş:
-Sultanım, beni bırakın dövmek fiske bile vuramaz; beni bileğinin değil, sizin kaftanınızın artık kumaşlarından diktirdiği ve üstünde taşıdığı bilici cübbesinin gücüyle dövdü.
Yerküremiz, ünlü düşünür Adorno’nun tarif ettiği “Bilim itaatsiz insanlara ihtiyaç duyar” önermesindeki bilim insanlarına ve onları kucaklayacak, destekleyecek toplumsal örgütlenmelere gereksinim duyuyor. Başka bir çıkış yolu yok…
DİPNOTLAR
[i] ABD Başkanı Trump’ın pandeminin kötü yönetiminden ve ölümlerden sorumlu tuttuğu tıbbi danışmanı Dr. Fauci ve Dünya Sağlık Örgütünü hatırlayalım.
[ii] Latincesi: Noli turbare circulos meos!
[iii] Bu küçük masalı İsrail Kralı Süleyman’ın (Hz. Süleyman) derviş ve kuş hikayesinden esinlenerek ben ürettim.
Harikasınız. Cübbelerin gücü adına.
BeğenBeğen