SİVRİSİNEK

Uzun yıllar önceydi, 35-36 yıl geçmiş; Antalya’nın turistik bir beldesinde poliklinik yapıyordum. Ülkesini hatırlamıyorum, Avrupalı orta yaşlarda bir erkek turistin muayenesini yapıp reçetesini verdikten sonra kısa bir konuşma geçti aramızda. İnsan bu kadar yıl sonra hatırlar mı? Böylesi unutulmaz, akıldan da çıkmaz. Konuşmamız bana sorduğu “sıtma” sorusuyla başlamıştı. 

Neyse ki soru bildiğim yerden gelmişti; hatta Sabahattin Ali’nin sıtma üzerine yazdığı kısa öyküsü “Sulfata”yı[i] yeni okumuştum, genç bir hekim için can yakıcıdır öykü[ii]. Üstelik edebiyatımızın sıtma konulu tek eseri de değildir Sulfata öyküsü. Halkın “karabela” adını verdiği bir hastalığın toplumdaki yıkımına edebiyatçıların uzak durması düşünülebilir mi? Sıtma sahiden beladır. Cumhuriyet’in ilanından önce, Birinci İcra Vekilleri Heyeti programında sıtma hastalığına yer verilmiştir. 1921 yılında Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti’ne[iii] gönderilen bir layihada[iv] Antalya’da sıtmanın önemli bulgularından olan dalak büyümesinin halkın %80’inde görüldüğü bildirilmiştir[v]. Cumhuriyetin kurulmasından sonraki yıllarda sıtma mücadelesinin ayrıntılarına girmek bu yazının amacını aşar ama şu kadarını söylemeliyim: 1980’li yıllara kadar sıtma mücadelesi ülkenin en güçlü kurumsal yapılarından birini oluşturmuş; hekim odaklı olmayan, gezici sıtma memurlarının çok yerinde bir organizasyonla kullanıldığı devasa bir örgüt kurulmuştur. Araya sıkıştırmış olayım; bu örgütlenmenin en çok eleştirildiği yön “komünist” işi olmasıydı. Sonuç olarak, Avrupalı turistle yaptığım görüşmenin olduğu yıllarda sıtma hastalığı ülkenin en önemli sağlık sorunlarından biri olmaktan çıkmış, handiyse eradike[vi] olmuştu. 

-Size bir şey sormak istiyorum, ülkenizde sıtma hastalığı çok mu yaygın?

-Sıtma hastalığı hala görülüyor ama artık bir salgından söz edilemez. Bu soruyu neden sorduğunuzu öğrenebilir miyim?

-Kaldığımız otelin önünden her akşam havaya mazot püskürten ilaçlama arabaları geçiyor. Benim bildiğim kadarıyla sivrisinek ilaçlaması insanlara ve doğaya çok zararlı olduğu için sadece sıtma ölümlerinin çok olduğu, salgının çok şiddetli olduğu bölgelerde ve ülkelerde yapılır. Sıtma ölümleriniz çok azsa neden bu yöntemi kullandığınızı merak ettim. 

Evet, çalıştığım yerden gelmişti soru ama çok kazıktı; kıvırtmadan nasıl anlatabilirdim ki? Bu sefer ben sordum. 

-Siz hekim misiniz?

– İlkokul öğretmeniyim. Bizim müfredatımızda bu konuyu işliyoruz. Malarya hastalığına yönelik sivrisinek mücadelesi kış ve ilkbaharda larvalara karşı yapılır, yazın cibinlik ve pencerelere tel kullanılır, sinekleri uzak tutmak için de vücuda losyonlar sürülür; sıtma ölümleri çok ise sizin yaptığınız gibi havaya sıkılan ilaçlama yapılır. Benim bildiğimin tamamı bu kadar, öğrencilerime de bunu öğretiyorum. 

Şimdi! Aradan 40 yıla yakın bir süre geçti. Bu Avrupalı öğretmenin üç cümlede anlattığı sivrisinek mücadelesi bilgisi, ülkemizin 80 milyon insanının bilgisinin toplamından fazlaydı. Abartıyor muyum? Evet, abartıyorum ama çok değil!

Peki neden? Neden 40 sene öncesinin Avrupalı bir ilkokul öğretmeninin bilgisine sahip değiliz? Cevap babından çok şey yazabilirim veya sorular sorabilirim. Mesela ülkemiz üniversite mezunları “ki” bağlacından sonra virgül gelmeyeceğini, “de/da” nerede ayrı yazılıyor neden bilmiyor? Geçirdiğimiz pandemi boyunca Covid-19 hastalarının pek çoğunda “long covid” adı verilen komplikasyonun geliştiği, buna bağlı olarak covid geçirenlerde kalp krizi geçirme riskinin çok arttığı bilimsel olarak gösterildiği halde “aşı kalp krizine sebep oluyor” diye savunan üniversite mezunlarımız nasıl ve nerede yetiştiler? Pandemiye ilişkin akademik makalelere dayanarak yazdığım bir köşe yazıma “ben bilime inanmıyorum” diye yorum yapan, “en sıkı” sosyalist ilkokul öğretmeni sosyal medya “arkadaşım” bu kanaatine Thomas S.Kuhn’un Bilimsel Devrimlerin Yapısı[vii] adlı eserini okuyarak mı ulaşmıştır? Kuhn’un bilimsel araştırmalardaki paradigma tercihinin bir iktidar aygıtı olabileceğine dair tezlerini incelemiş olabilir mi? 

Yazımı buraya kadar getirip sivrisineklere karşı “ne yapmalı?” sorusunu yanıtlamadan noktalamak istemem. Teknik, biyolojik, tıbbi ayrıntılara girmeden, alabildiğince uzatmadan yazacağım: 

Sivrisineğin beslenme, üreme ve kışlama alanlarını tanımadan onunla mücadele edemezsiniz. Kış aylarında kışlama bölgeleri, ilkbahar ve yaz aylarında larva dönemini geçirdiği su birikintileri ve sulak alanlar doğaya ve insana zarar vermeyen kimyasal ve biyolojik ajanlarla ilaçlanmalıdır. Sivrisinekler kışlamak için apartmanların bodrum katlarını ve virane durumdaki evleri sever. Son yıllarda moda olan banyolardaki asma tavanlar sivrisinekler için kışlama yuvası hale gelmiştir. Evlerimizde sivrisinek üretme çiftliği kuruyoruz sonra da “neden sivrisinekler beni sokuyor” diye sızlanıyoruz. Ev balkonları ve bahçelerdeki akla hayale gelebilecek her durgun su birikintisi (saksı altı tabaklar dahil) larva gelişimi için uygun vasattır. 

Eskiden kullanılan, bazı belediyelerin yasak olmasına rağmen “çok prim yapıyor” diye ve “sivrisinekleri gözünden vurmak” için uygulamaya devam ettiği, sıcak sisleme adı verilen mazot ve ilaç karışımının havaya püskürtülmesi ortadan kalkmıştır. Soğuk sisleme diye tabir ettiğimiz ilacın suyla karıştırılarak ULV cihazları ile püskürtüldüğü ilaçlama yöntemi nispeten daha güvenli olsa da yararı minimum düzeydedir. Erişkin sivrisinekleri sabah gün doğumu saatlerinde beslenme alanından üreme alanına, gün batımında ise üreme alanından beslenme alanına (yani bize) uçarken yolda yakalayarak öldürmeyi amaçlar. Biraz abartarak söylemem gerekirse, etkisi ince saçma konmuş av tüfeği ile sivrisinek avlamayla karşılaştırılabilir. Sabah güneş doğduğu 1-2 saat, akşam güneş batımına yakın ve hemen sonrası 1-2 saat dışında etkisizdir. Maksimum etki için ilaçlama rüzgarsız havada, saatte 20 kilometreyi geçmeyen bir araçla ve uygun açıyla yapılmalıdır. ULV cihazında kullanılan biyolojik, kimyasal ajanların seçimi yüksek uzmanlık gerektirir. Aksi halde erişkin sivrisineğe karşı yapılan ilaçlama hem doğaya hem de insan sağlığına ağır zarar verir. Yapıldığı en iyi koşullarda ve en uygun ilaçlarda bile etkisi çok sınırlıdır. Sivrisinek ilaçlaması kışlama alanlarına ve larvaya karşı yapılır. Sosyal medyada veya WhatsApp gruplarında “belediye bizim buraları ilaçlamıyor” diye yaygara yapmak yerine evdeki asma tavanları kaldırmak veya doğru şekilde ilaçlamak daha etkili ve yararlı olacaktır. Sokaktan saatte 50 kilometre hızla geçen ilaçlama arabasını alkışlamak yerine belediyelere larva mücadelesinde, kışlama alanlarının ilaçlanmasında hangi tür ilaçların ve ne şekilde, hangi dozda kullanıldığını sormak gerekir. 

Mazot ve ilaç karışımı ile yapılan sıcak sisleme.

Sabahattin Ali’nin 1942 yılında yazdığı “Sulfata” öyküsü önemlidir. Biz hekimleri katlayıp bu yana koyar, sağlık sistemini hiç katlamadan tokatlar, “bedava sulfata almak için sıtmalı hastadan kan alıp hekime getiren” halkın yoksulluk ve çaresizliğini de gözümüzün içine sokuverir.

Uzun oldu da sonunda bitti!

DİPNOTLAR


[i] https://blog.ufuk.io/sabahattin-ali-sulfata/

[ii] Sabahattin Ali’nin Sulfata adlı öyküsü hekimlere ve sağlık alanında karar verici siyasilere olağanüstü güçlü eleştiriler yöneltir. Maalesef öykünün yazıldığından bu yana geçen yaklaşık 80 yıllık sürede Sabahattin Ali’nin eleştirilerinden zerre kadar yararlanılmamıştır. 

[iii] Sağlık Bakanlığı.

[iv] Layiha: Herhangi bir konuda görüş ve düşünceyi bildiren yazı.

[v] Doç. Dr. Erdem Aydın, Türkiye’de Sıtma Savaşı, Türk Tabipleri Birliği Yayını, 1998.

[vi] Eradikasyon: Yok etme. 

[vii] Thomas S.Kuhn, Bilimsel Devrimlerin Yapısı, Alan Yayıncılık, 1993.


Doğan Alpaslan Demir sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

SİVRİSİNEK” üzerine 7 yorum

  1. İlaç sıkan arabaların arkasındaki duman içinde koşan çocuklar gördüm. Bu duman çocuklar için sivrisineklerden daha zararlı olduğunu düşünüyorum.

    Liked by 1 kişi

  2. Sayın Hocam,yazınızdaki üslubunuzu ve anlamınızı çok beğendim işlediğiniz konu da çok güncel , teşekkürler.Sivrisineklerden korunmak için sağlıklı ve basit bir önerim olacak. Herhangi bir kolonyaya bir avuç kadar karanfil koyup iki üç gün sonra bu karışımdan vücudunuza sürerseniz sivrisinekler asla yaklaşmıyor. yazılarınızı ilgi ile takip ediyorum.

    Liked by 1 kişi

  3. Sayın Hocam,yazınızdaki üslubunuzu ve anlamınızı çok beğendim işlediğiniz konu da çok güncel , teşekkürler.Sivrisineklerden korunmak için sağlıklı ve basit bir önerim olacak. Herhangi bir kolonyaya bir avuç kadar karanfil koyup iki üç gün sonra bu karışımdan vücudunuza sürerseniz sivrisinekler asla yaklaşmıyor. yazılarınızı ilgi ile takip ediyorum.

    Liked by 1 kişi

  4. Teşekkürler, hocam.
    Sonuna kadar okudum.
    Atlarsan, önceki yazılarınızı da okuyorum.
    Adaletsizliği Tevfik Fikret ‘Sis’ adlı şiirinde anlatır; fakat cevabı bilmediğinden, kim yapacak bu işi diye sorar. Bu işi siz yapacaksınız. Düzelme; ancak küresel olarak mümkün, bunu da doktorlar yurt dışı bağlantılarıyla yapacak. Sanıyorum.

    Liked by 1 kişi

Anonim için bir cevap yazın Cevabı iptal et