Seul’den İzmir’e: İki Müze!

Bu yazımda İzmir Arkeoloji Müzesinde çektiğim bir kedinin fotoğrafı “üzerine” yazacağım; fotoğrafı çektiğim pazar gününün öğle vaktinde, müzenin benim dışımdaki tek ziyaretçisi ve belki de ev sahibi olduğu için kıymetli bir kedicik bu. Bakışlarındaki “ne işin var burada?” istihzasını görüyorsunuzdur. 

İzmir Arkeoloji Müzesi, Fotoğraf DOGAN ALPASLAN DEMIR.

Kedinin arka planındaki devasa küpün adı dolium; Antik çağda zeytinyağı, şarap, tahıl vb. saklanmasında yaygın olarak kullanılmış. Deniz kazasına uğrayan gemilerin incelenmesinde doliumların özellikle şarap taşımacılığında yaygın olarak kullanıldığı anlaşılıyor. M.Ö 3000’li yıllardan itibaren üretilmeye başlandığı ve boyutlarının üç metreye kadar ulaşabildiği biliniyor. 

Doliumların geniş bir kullanım alanı olduğunu anlıyoruz; içine ölü gömüldüğü örnekler olduğu gibi M.Ö 4. yüzyılda yaşamış ünlü filozof Sinoplu Diyojen’in evi olarak da kullanılmıştır. Diyojen’i Türkçe metinlerden okuyanlar onun bir fıçıda yaşadığını sanıyor olsalar da aslında onun evi bir doliumdur. 

 Diogenes (1882) by John William Waterhouse, kaynak Vikipedi. 

Büyük İskender’e “gölge etme başka şey istemem” dediği rivayet edilen, gündüz vakti elinde fenerle “dürüst bir adam” aradığı” iddia edilen Diyojen’in felsefi görüşleri kendisini çok aşmış, popüler kültürde kendisine muazzam bir alan açılmıştır. Diyojen’e atfedilen görüşler, topluma karşı olan sorumluluklarından kaçan, bencil ve korkak yaşam tercihlerine fiyakalı bir gölge bulmak isteyenler için sığınak olmuştur. Unutulmaması gereken nokta şudur: Diyojen’in görüşlerinin janjanlarını kullanabilmek için önce bir doliumda yaşamayı becerebilmek gerekir. 

Diyojen Dürüst bir Adam Arıyor, J. H. W. Tischbein 1780, Kaynak Vikipedi. 

Diyojen hakkındaki bilgilere Türkçe Vikipedi üzerinden ulaşmak isteyenler akıllara durgunluk veren “ansiklopedik bir bilgiyle” karşılaşıyorlar: 

Meğerse yaşadığı dönemler arasında 1500 yıl bulunan Bizans İmparatoru Romen Diyojen ile Sinoplu Diyojen sıklıkla karıştırılmaktaymış. Diyojen’i Türkçe dışındaki dillerde okuyanlar bu “karıştırma” bilgisiyle karşılaşmıyorlar.

Aklım, biri Bizans generali ve imparator, diğeri doliumda yaşayan bir filozofun nasıl olup da karıştırıldığını anlamayı reddediyor. Latince şöyle deniyor: “A bove ante, ab asino retro, a stulto undique caveto”.  Türkçe meali şudur: Öküzün önünde, eşeğin arkasında, aptalın her tarafında hazırlıklı ol.

30 yıl önce Seul Arkeoloji Müzesi

Kent yoksullarına yönelik sağlık ve sosyal hizmetlerin geliştirilmesi için Birleşmiş Milletler tarafından organize ve finanse edilen bir proje kapsamında 30 yıl önce görevli olarak Güney Kore’de bulundum. O dönemde cumartesiler yarım çalışma günü olduğu için tek boş günüm Pazar günüydü. Bir pazar gününde Seul Arkeoloji Müzesini gezmeye karar verdim. Bir gün önce, kaldığım otelin resepsiyon görevlisine müzeye nasıl gidebileceğimi sordum. Otelin kapısının önünden taksiye binmemi ve müzenin önünde inmemi söyledi. Ona “benim ülkemde yabancıları taksiyle bütün şehri gezdirip kuş gibi yolarlar” diyemediğim için taksiye yaklaşık ne kadar ödeyeceğimi sordum. Hemen telefon açtı ve Güney Kore para birimi Won üzerinden ne kadar ödeyeceğimi öğrendi ve bana iletti. Yaklaşık 12-13 dolar tutacaktı. Ben resepsiyon görevlisine teşekkür ederken uyardı beni, sabah erken gitmemi salık verdi. Niye sabahın erken saatinde müzeye gitmem gerektiğini anlamamıştım ama “bir bildiği vardır” diyerek sözünü dinledim. Sabah mesaiye gider gibi erkenden taksiye binmiştim. İnerken ödediğim taksi ücreti tam olarak öğrendiğim kadardı. Müzeye girerken neden erken gelmem gerektiğini anlamıştım. Sanki bedava makarna dağıtılıyor gibi bir kalabalık, handiyse izdiham vardı. Güney Koreli aileler, çoluk çocuk, sabahın köründe müzenin kapısına dikilmişlerdi. Dört saat sonra dışarı çıkarken müzenin yarısını bile gezemediğime hayıflanıyordum. 

30 yıl sonra İzmir Arkeoloji Müzesi

 Satyros Başı, İzmir Arkeoloji Müzesi, Fotoğraf DOGAN ALPASLAN DEMIR.

Yine bir pazar günü müzedeydim: İzmir Arkeoloji Müzesi. Yıllığına 60 lira verdiğim müze kart ile para ödemeden girdim ve yarım saat içinde iki tur attım. Tek ziyaretçi bendim. Çok nazik ve güler yüzlü kapıdaki görevli dışında kimseyle karşılaşmadım. Kedi dışında!


Doğan Alpaslan Demir sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

Seul’den İzmir’e: İki Müze!” üzerine 3 yorum

  1. Romen Diyojen ile Sinoplu Diyojen’i birbirine karıştırmak ? Bizim insanımızdan beklenir ! Çok şaşırmadım .
    Zaten ayırd edebilseydi aradaki farkı , ülke bugünkü konumunda olur muydu ? 🥲😪

    Liked by 1 kişi

Yorum bırakın