“72 milyon Amerikalı, Trump’ın çılgın bir narsist olmasına rağmen değil…”

“Bu, Irak halkından bir veda öpücüğüdür, köpek. Dullardan, yetimlerden ve Irak’ta öldürülen herkesten.” Iraklı gazeteci Muntadhar al-Zaidi bu cümleler eşliğinde, 14 Aralık 2008 günü Bağdat’ta yapılan basın toplantısında ayakkabılarını çıkarıp ABD Başkanı George W. Bush’a fırlattı. Al-Zaidi güvenlik görevlileri tarafından yakalandı, salondan çıkarılarak ağır biçimde darp edildi. Üç yıl hapse mahkûm edilen Al-Zaidi’nin cezası bir yıla indirildi, 15 Eylül 2009’da dokuz aylık hapis cezasının ardından, daha … Okumaya devam et “72 milyon Amerikalı, Trump’ın çılgın bir narsist olmasına rağmen değil…”

Pi gününüz kutlu olsun!

Bugün 14 Mart, Dünya Pi Günü; üçüncü ayın on dördünde 3-1-4 sayıları yan yana geldiği için 14 Mart “Pi Günü” olarak kabul edilmiş. Pi sayısını her ne kadar 3,14 olarak bilsek de gerçek değeri 3,141592653589793238462643383 şeklinde olup devam etmektedir.  Kimi matematikçi ve uzay bilimciler pi sayısının evrensel bir sabit olduğunu, bu nedenle dünya dışı uygarlıklarla ilişki kurulması durumunda ortak dilin başlangıç noktası olabileceğini iddia ediyorlar. … Okumaya devam et Pi gününüz kutlu olsun!

Bükülmez bir kadın şair

2017 yılında yazdığım, Yaşar Nezihe Bükülmez’i tanıttığım yazımı 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle yeniden yayımlıyorum. Güzel okuyun! Bir asır öncesinin, sayıları oldukça az kadın şairlerin ortak bir özelliği olduğu söylenebilir. Neredeyse hepsi, devrin elit seçkinlerinin konaklarda yetişmiş, özel eğitim almış “babasının kızları”dır. Bu kalıba, hatta hiçbir kalıba sığmayan, günümüzde unutulmaya terk edilmiş bir kadın şairimiz var oysa: Yaşar Nezihe Hanım. Kendisinden önce doğan dört … Okumaya devam et Bükülmez bir kadın şair

Avrupa’da aşırı sağın tarihi: Almanya’da 1945 yılında salgın halindeki intiharlar

1945 Ocak ayında SSCB Kızılordu’su Polonya’ya ulaşıp Almanya sınırına dayanmıştır. Aynı günlerde müttefik ordularının öncü tümenleri de General George Patton komutasında geri çekilen Alman birliklerinin peşinde Saar nehrini geçmeye hazırlanıyordu. Bu tarihten itibaren Alman toplumunda intihar vakaları başlamış, Nisan ayı geldiğinde büyük artış göstermiştir. İntiharlar yargılanmaktan korkan Nazi yöneticileri ve askeri personelden ibaret değildir. 30 Nisan’da Adolf Hitler’in intiharını müteakiben zirveye çıkan intihar dalgası toplumun … Okumaya devam et Avrupa’da aşırı sağın tarihi: Almanya’da 1945 yılında salgın halindeki intiharlar

Avrupa’da aşırı sağın tarihi: Normandiya çıkartması, Berlin Duvarı, Yalta ve Potsdam konferansları

Stalin’in savaşın süresini kısaltmak ve can kayıplarını azaltmak amacıyla Avrupa’da ikinci cephe açılması önerisi sonunda kabul edildi; tam üç yıl sonra, 10 milyon Sovyet vatandaşı öldükten, SSCB Kızılordusu Alman saldırısını püskürtüp karşı saldırıya geçtikten sonra ABD, İngiltere ve diğer müttefikler ikinci cephe açmak üzere Normandiya çıkartmasını gerçekleştirdiler. Normandiya çıkartmasının 2. Dünya Savaşı’nın sonunu getirdiğine dair yaygın bir kanı vardır. Bu iddia ABD, İngiltere ve diğer … Okumaya devam et Avrupa’da aşırı sağın tarihi: Normandiya çıkartması, Berlin Duvarı, Yalta ve Potsdam konferansları

Avrupa’da aşırı sağın tarihi: Mihver Devletlerinin yapılanması ve SSCB Londra Büyükelçisi Mayski’nin günlükleri

Okuyacağınız yazı bir hipotez sunuyor: Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı sonrası gelişecek olan neo faşizmin ideolojik alt yapısına ait “taslak proje”, Almanya’nın 1941 yılında SSCB’e saldırısından sonra İngiltere ve ABD’nin tutumuyla şekillenmeye başlamıştır. Bu projenin Potsdam Konferansında[i]perçinlendiğini, Nürnberg mahkemelerinde, denazifazikasyon[ii] uygulamalarında ve sonrasında diğer hukuki süreçlerde temelinin atıldığını görüyoruz. Bu temelin üstüne, 1945 sonrası kurulan Federal Almanya hükümeti Nazizm’in yeni bir aşırı sağ siyasal yapıya dönüşmesine, canlı … Okumaya devam et Avrupa’da aşırı sağın tarihi: Mihver Devletlerinin yapılanması ve SSCB Londra Büyükelçisi Mayski’nin günlükleri

İNKILAPLARI DOĞURAN HAMLELERDİR

Bu yazıyı aşağıdaki linkten sesli olarak dinleyebilirsiniz. Önsöz Bir ulusu oluşturan bireylerin yaşadıkları toplumun tarihiyle yüzleşmesi ve hatta hesaplaşmasının önemli olduğuna inanırım. Doğal olarak bunu yapabilmek için bir tarih bilincine ve kaynaklara dayanan kültürel, entelektüel birikime gereksinim olduğunu kabul etmek gerekir. Aksi halde ezberlerimize kazınmış ilkokul bilgilerinden, sloganlardan ve marşlardan oluşan, liderlerin kahramanlıklarına dayanan, sorgulamayan, dogmalardan ibaret bir tarih bilincine sahip oluruz. Hal böyle olunca … Okumaya devam et İNKILAPLARI DOĞURAN HAMLELERDİR

Seul’den İzmir’e: İki Müze!

Bu yazımda İzmir Arkeoloji Müzesinde çektiğim bir kedinin fotoğrafı “üzerine” yazacağım; fotoğrafı çektiğim pazar gününün öğle vaktinde, müzenin benim dışımdaki tek ziyaretçisi ve belki de ev sahibi olduğu için kıymetli bir kedicik bu. Bakışlarındaki “ne işin var burada?” istihzasını görüyorsunuzdur.  İzmir Arkeoloji Müzesi, Fotoğraf DOGAN ALPASLAN DEMIR. Kedinin arka planındaki devasa küpün adı dolium; Antik çağda zeytinyağı, şarap, tahıl vb. saklanmasında yaygın olarak kullanılmış. Deniz … Okumaya devam et Seul’den İzmir’e: İki Müze!

Bir Fotoğraf Hikayesi: Barış Günü mü?

Bugünün fotoğrafı bize barış, huzur, rehavet duyguları veren bir balıkçı teknesi. Gözlerimizin dalmasına, içimizin geçmesine izin verdiğimiz bir ruh haline çağırıyor bizi.  İşte böyle bir huzur uykusundaki Polonya, 1 Eylül 1939 sabahı Alman tanklarının ülkeyi ezip geçmesiyle uyandı. II. Dünya Savaşı başlamıştı.  Almanya’nın Polonya işgali ile dünya savaşının başlaması ilköğretim 5-6. sınıf bilgisi; “kötülerin en kötüsü” Adolf Hitler, 6 yıl boyunca dünyayı ateş ve kana … Okumaya devam et Bir Fotoğraf Hikayesi: Barış Günü mü?

Marina Tsvetayeva: “İnsan olmayanların yarattığı kaosta yaşamayı reddediyorum”

Moskova’da, bugün muhaliflerin pencerelerden düşüp düşüp öldüğü şehirde, ağzında gümüş kaşıkla doğar Marina Iwanowna Tsvetayeva. Ad ve soyadının baş harflerinin işlenmiş olduğu, aynı ailede nesiller boyu bebekten bebeğe aktarılması umut edilen bu kaşığın kendisinden çok ama çok daha uzun süre Çarlık Rusya’sının, iç savaşın[i], 2. Dünya savaşının, 1917 Ekim Devrimi’nin koşullarına el değiştire değiştire dayanabildiğinden bihaber 49 yıl yaşamıştır. Ah! Neler, kimler, nereler sığmıştır 1892-1941 … Okumaya devam et Marina Tsvetayeva: “İnsan olmayanların yarattığı kaosta yaşamayı reddediyorum”