Hababam Sınıfı filmini seyretmediğinize ihtimal vermediğim için doğrudan Mahmut Hoca ile başlıyorum, Hababam’ın deyişiyle Kel Mahmut. Münir Özkul tarafından başarıyla canlandırılmış, kendini eğitime ve öğrencilerine adamış mükemmel hatta mükemmel ötesi olarak betimlenmiş bir öğretmen ve okul idarecisidir Mahmut Hoca. Eğitimin ticarileşmesi karşısında öğrencilerin yanında durur, “ben tüccar değil öğretmenim” der özel okulun sahibine. Babacanlığı, güler yüzü, kendini adamış oluşu büyüler seyirciyi, alabildiğine haylaz ve hatta yaptıkları şakalarla oldukça acımasız olan Hababam’ı dize getirir, filmlerin sonu seyircinin göz pınarlarını harekete geçiren hazin bir duygu selidir. Peki, gerçekte kimdir Mahmut Hoca, onu günümüzün eğitim politikalarının karşısında sembolik bir kahraman olarak telakki edebilir miyiz, ne dersiniz? Kendine özgü diyemeyeceğim ödün vermez kuralları vardır Mahmut Hocanın. Kopya çektirtmez, sigara içirtmez, ön bahçede top oynatmaz, okuldan kaçmalarına asla izin vermez. İki bilindik cezası vardır Mahmut Hoca’nın, biri aç bırakmak diğeri öğrencileri tek ayak üzerinde durdurmak. Tümü yatılı olan Hababam Sınıfı öğrencilerini yemekhaneye toplar ve onların karşısında akşam yemeğini yer. Diğer ceza türünde tüm Hababam sınıfı okulun bahçesinde tek ayaküstünde dururken diğer öğretmen ve öğrencilere teşhir edilir. Okula yeni gelen, bıyıklarından bile “devrimci” olduğu ayan beyan belli genç öğretmen, Mahmut Hoca’nın karşısına dikilerek “öğrencilerle arkadaş olmak” ister. Ancak öğrencilerin zalim şakalarıyla burnu sürtülen “devrimci öğretmen” filmin sonunda Mahmut Hoca’nın müritleri arasına katılır. Okulun sahibi bir icra takibatı nedeniyle okulu tahliye eder, Mahmut Hoca’nın “okul her yerdedir” sözünü hatırlayan öğrenciler okulu ormanın içine taşırlar. Nedir; Adile Naşit’in canlandırdığı okul hizmetlisi Hafize Ana, ormanda kurulan “alternatif okula” kilise çanı minyatürü, otoritenin sembolü mobil el zilini de taşır, aslında ideolojik anlamda ormana götürmedikleri tek şey okulun duvarları ve çatısıdır.
Eğitime ait sorunları sayıp döktüğümüz pek çok durumda iki tür tepkiyle karşılaşıyoruz. Birincisi “burası Türkiye, bizden bir cacık olmaz” diyen bir dil; bu söyleyiş tarzı bazen bir yorgunluğun işareti olsa da, çoğu kez cahil ağızlarda geleceğe ilişkin bir ihanete dönüşüyor. Diğeri en az birincisi kadar çıkmaz sokakta, “ülkenin içinde bulunduğu sosyal, ekonomik, siyasi konjonktürden” dem vurarak tüm sorunların olası bir devrimden sonra çözülebileceğini iddia eden atalete götüren bir dilden söz ediyorum. “Burası Türkiye” diyenlerle, tüm umutlarını birilerinin yapacağı devrime bağlayanları bir kenara bırakıyorum o halde.
Yazmaktan klavyeler eskittiğimiz ülkemiz eğitim sistemi üzerine “ne yapmalı” sorusu karşısında çoğumuz duraksıyoruz. Bazılarımız son çare olarak özel okulları savunuyor. Ekonomik olanakları elverenler çocuk yürümeye başlar başlamaz yurt dışında okutma planları yapıyor. Nesin Matematik Köyü benzeri çok başarılı ancak tüm sisteme alternatif olması mümkün olmayan modelleri savunanlarımız da var. İşte tam bu noktada, yakın bir zaman önce nefes kesen bir projeyle tanıştım: BAŞKA BİR OKUL MÜMKÜN. Eleştirmekten, sızlanmaktan usanmışlarınız varsa sizi yazının devamına alıyorum, buyurun devam ediyoruz.
Proje, 2009 yılında bir dernek olarak şekilleniyor, adı Başka Bir Okul Mümkün (BBOM). Birkaç temel ilkeden yola çıkıyorlar, ilkeler basit ve son derece sade. Zaten ortaya çıkan eğitim modelinin en güçlü noktası da basitlik ve sadeliği. Hedefleri açık; alternatif bir okulun mümkün olabileceğini böyle bir okulu yaparak, kurarak, işleterek göstermek. İlk temel ilke, özgür finansman. Derneğin kurulduğu illerde kooperatifler kurmaya başlıyorlar. Kooperatifler yolu ile elde ettikleri tüzel kişilik ve özgür finansman ile okullarını kurmaya hazırlar. Başka Bir Okul Mümkün (BBOM) kooperatifleri oldukça yol almış durumdalar. İlk faaliyete geçen okul Bodrum’da Mutlu Keçi İlkokulu, proje olmaktan çıkmış eğitime de başlamış bulunuyor. Ankara’da Meraklı Kedi İlkokulu gelecek eğitim dönemi için gün sayıyor. İzmir yer sorununu çözer çözmez harekete geçmeye hazır, yerel yönetimlerin ilgililerinden ilgi bekliyorlar. Kaş, Çanakkale, Bursa, Antalya, Eskişehir’de sivil inisiyatifler ve gönüllüler var güçleriyle çalışıyorlar.
Başka Bir Okul Mümkün Kooperatifleri bir yandan okullarını açmaya çalışırken öte yandan kendilerini tanıtmaya, kooperatiflerine yeni üyeler kazandırmaya, yerel yönetimlerden destek sağlamaya uğraşıyorlar. Üstelik bütün bunları temel ilkelerinden ve özellikle “özgür finansman” dan ödün vermeden gerçekleştirme çabasındalar.
Hababam’ın Hafize anasının kilise çanından bozma, otoritenin alametifarikası olan ders başlama zilini yanınıza almadan böyle bir okulu kurmak hiç kolay değil, daha da zor olanı bu okulu işletmek. BBOM, okul binaları için ekolojik bir duruş hedefliyor ve bu amaçla mimari çalıştaylar düzenliyor. Ekolojik duruş, kendini doğanın efendisi olarak görmeyen bireyler yetiştirmek için olmazsa olmaz bir ilke. Okul içi kararlarda, öğretmenlerin zümre toplantısı veya adı bile sevimsiz disiplin kurullarından medet ummayan, demokratik işleyişten öğrenci, öğretmen, veli ve diğer çalışanların doğrudan katılımını hedefleyen okul meclislerini dile getiriyorlar. Hurafelere değil bilime dayalı bir eğitimi, hayata sımsıkı bağlı entegre bir öğretim modelini sorguluyor ve uygulamaya hazırlanıyorlar. Eşitlik, dayanışma, toplumsal adalet ve duyarlılık, farkındalık, özgürlük, empati kurma, sorgulama becerilerinin geliştirilmesine dayanan, akademik başarı bataklığına sapmamış alternatif bir eğitim modelinin mümkün olduğunu göstermek için BBOM gibi kollarımızı sıvamanın vakti gelmiş görünüyor.
Hababam Sınıfı’nın babacan Mahmut Hocası iktidarın güç ilişkilerini yeniden kurar. Mahmut Hoca, devletin ideolojik aygıtlarının bir insan vücudunda sembolize edilişidir. Kendi güç ve otoritesini kabul ettirebilmek için sempatik, hoşgörülü, babacan, yardımsever, fedakâr ve zalim olabilir. Mahmut hocalarıyla hesaplaşamayan resmi veya özel okulların, çağdaş veya alternatif eğitim iddiaları da koca bir palavradan ibaret kalır. Başka Bir Okul Mümkün Projesi ertelenmiş hayallerimizi bugüne taşıyor, umutluyum, onları siz de tanıyın, umut ve hayallerini seveceksiniz.