İRAN TARİHİNDEN NOTLAR…
…..siyasal oluşum ancak meclise girmesine izin verilen uygun adaylarla değişirdi. Kontrol mekanizması basitti. Şah, emniyet müdürüyle birlikte aday adaylarını gözden geçirir, yanlarına “münasip” ya da “kötü,” “vatan haini,” “deli,” “beyhude,” “zararlı,” “aptal,” tehlikeli,” “edepsiz,” “inatçı” veya “boş kafalı” diye notlar koyardı. Uygun görülen kimseler İçişleri Bakanlığı’na, oradan da genel valilere ve seçim kurullarına aktarılırdı. Bu kurulların tek işlevi seçmen kâğıtlarını dağıtmak ve sandıkları denetlemekti. Kurul üyelerinin merkezi hükümet tarafından atandığını belirtmeye gerek yok herhalde.
Ervand Abrahamian, MODERN İRAN TARİHİ
Geleceğe ilişkin bilimkurgu edebiyatın en önemli isimlerinden biri hiç kuşkusuz Isaac Asimov’dur. Çok tanınmamış bir öyküsü var, Özgür Seçim, geleceğin dünyasında yapılan seçimleri anlatıyor. Sandık yok, aday yok hatta bildiğimiz anlamda bir seçmen kitlesi de yok ama Multivac var. Multivac bir dev bilgisayar, kilometrekarelerce geniş bir alanı işgal ediyor, bakımı için binlerce mühendis ve teknisyen çalışıyor. Multivac bir, sadece bir seçmeni, tüm toplumu temsil edecek ortalamaya sahip sıradan bir kişiyi seçiyor; seçmen olarak seçilen kişi apar topar Multivac’ın “huzuruna” götürülüyor. Multivac seçmene toplumsal sorunlar ve kişisel refahla ilgili bazı sorular soruyor, aldığı cevaplara göre yeni yöneticilerin kim olduğunu yani seçim sonuçlarını açıklıyor. Hikâyede kullanılan seçim yöntemini anti demokratik bulduysanız iki defa düşünmenizi öneririm. Nisbi seçim sisteminin kullanıldığı, üstüne yüzde on barajı ilave edilip, oyların sayımında hile ve şaibe iddiaları ile çeşnilendirilmiş bir seçimle karşılaştırırsanız Multivac’ın seçimleri demokrasi abidesi sayılabilir. Bu seçimlerde elimizde bir Multivac yok ama T3 var. Yani Oy ve Ötesi tarafından geliştirilen, açılımı Türkiye, tutanak, teyit olan ve oy sayımını denetleyecek olan bilgi işlem sisteminin adı T3.
Oy ve Ötesi gönüllüleri bir dizi sokak röportajı yaparak “yakaladıkları” kişilere T3’ün ne olduğunu bilip bilmediklerini sormuşlar. İşte cevaplar:
-Türkiye kanalı, Türk televizyonu, Türk gazetesi.
-Bir tiroit var bir de elektrik sayacı.
-Toma olabilir.
-Hiç duymadım.
-Seçimlerle mi alakalı?
-Hani g3 telefonları var ya, onun gibi.
Oy ve Ötesi tarafından geliştirilen T3 sistemi, ıslak imzalı tutanakların sisteme girilmesinden sonra, sonuçların birbirinden bağımsız üç kişi tarafından teyit edilmesine dayanan basit ama çok etkili bir süreç üzerinden çalışıyor. YSK tarafından kullanımına devam edilen SEÇSİS yazılımının dışarıdan müdahaleye açık olduğu, bağımsız kuruluşlar tarafından denetlenebilir olmadığı, seçim sonuçlarında oynandığı iddialarını yıllardır dinliyoruz. Oy ve Ötesi tarafından geliştirilen T3 sisteminin SEÇSİS’in bir tür sağlamasını yapacağı ve bu tür bir denetimin hatırı sayılır bir caydırıcılığa sahip olduğu kolayca söylenebilir. Üstelik T3 ile yapılan teyit işlemi sandık bazında yapılacak. Yani, şimdi her şey gönüllülerin çabasına bağlı…
Geçtiğimiz ay ünlü şovmen Cem Yılmaz’ın Oy ve Ötesi’ne destek için çekilen bir videosu yayınlandı. Sosyal medyada bu video ve Cem Yılmaz için yapılan bazı yorumları okuyunca, neden yıllardır ülkemizin böylesi bir nefret dili ile yönetildiğini, gönüllülerin nasıl olup da coşkuyla harekete geçtiğini anlayabilirsiniz. Yapılan olumsuz/çirkin yorumları aynen paylaşıyorum. Doğal olarak bazı kelimeleri sansürlemek zorunda kaldım.
-Ulan sen gönüllü ol bende olacam harbiden
-cem senin tuzun kuru tut ellibin tane adam sandık görevlisi yap ogün ben rakımı yudumluycam bir gün tatilim var
-Si.tir la dümbük.
-bi bu ölmedi a.ıkoydugmun çoçgu seni
-Gitsin bu g.t sandık görevlisi olsun aq çocuu
-kimsiniz siz
-Ulan ya.ak kafası neyin farkı bu sanane seçimlerden farkımız kimden yansın açık açık söyle o.osbu karlar gibi kıvıracaksan git diskolarda kıvır.
Okuduğumuz şu birkaç cümle ülkemize hakim olan nefret dilini ve mevcut iktidarın temel ideolojisini içimizi burkarak anlatıyor. Gönüllülerin hangi duygularla harekete geçtiğini ise şu naif yorumda görebilirsiniz.
–Dikkatinizi çektimi, bu toplumsal farkındalığa karşı olanlar, nasıl Cem Yılmaz’a ve gönüllülere küfürler ediyor, birde bu gönüllülüğe katılanlar ne kadar samimi ve terbiyeli. Bu hakikaten sandıklarımızı ve oylarımızı bu tür adamlardan korumamız gerektiğini ve takip etmemiz gerektiğini bir kez daha gösteriyor. Gelin gönüllü olun.
Oy ve Ötesi gönüllüleri heyecanlı, seçim günü çıkabilecek sorunlardan dolayı kaygılılar ama bir o kadar da kararlılar. Gönüllülerden biri seksen yaşındaki annesinin sözlerini aktarıyor.
–On yaş daha genç olsaydım ben de gönüllü olurdum…
Heyecan verici anekdotlar anlatıyor gönüllüler. “65 yaşındayım ama gençlere taş çıkartırım” diyenlerden “16 yaşındayım, ben de çalışabilir miyim” diyenlere kadar pek çok duyarlı kişinin Oy ve Ötesi çatısı altında toplandığını görüyoruz. Oy ve Ötesi’nin başarılı olacağını gösteren bir işaret daha var, başarının şaşmaz bir göstergesi: Gönüllülerin büyük çoğunluğu kadınlardan oluşuyor.
Nedir; ciddi sorunlarla boğuşuyor Oy ve Ötesi, beklenmedik bir gönüllülük talebi var, binlerce gönüllünün eğitilmesi, koordine edilmesi hiç kolay değil. İnsana, üstelik gönüllü insanlara dayalı çok hızlı gelişen bir organizasyonun çatlak seslerle, sabote edici sorumsuzluklarla karşılaşması kaçınılmaz olabiliyor. Gönüllü olmak için kayıt yaptırdıktan sonra “ben destek olmak için kayıt yaptırdım, sabahın yedisinde sandık başına gelip çalışamam ki” diyenlerden, “ne kadar ücret veriyorsunuz” diyenlere ve bir sandığın sorumluluğunu üstlenmesine rağmen seçim sabahı gelmeyeceklere kadar insan faktörlü pek çok sorun mevcut. Bir yandan da Oy ve Ötesi yöneticileri, gönüllü olmak için doldurulan formu eksik dolduran binlerce kişiye ulaşmaya çalışıyor. Kolayca tahmin edebileceğiniz gibi kurumsal sorunlarla da boğuşuyor Oy ve Ötesi. Bazı üniversitelerin sınav tarihlerini öne çekerek bilerek veya bilmeyerek pek çok üniversite öğrencisi gönüllünün devre dışı kalmasına sebep olması, gönüllülerin mutlaka bir siyasi partinin müşahidi olarak görev yapmak zorunda olmaları nedeniyle yerel parti yetkilileriyle ve hatta gönüllülerle yaşanan sorunlar da eksik değil. Oy ve Ötesi gönüllüleri yaşadıkları sorunlara sızlanmadan, seçime günler kala dakika ve saatlerle yarışıyor, toplantılar, eğitim çalışmaları, koordinasyon çabaları tüm hızıyla sürüyor. Gönüllülerin heyecanı arkadaşlarına, ailelerine, çevrelerine yayılıyor, hayatı yaşanır ve hatta katlanılır kılıyor.
Oy ve Ötesi’nin çabalarını takdir etmesine rağmen “hiçbir şey değişmez, seçimlerde hile, hurda eksik olmaz” diyenlerin çoğunlukta olduğunu hepimiz biliyoruz. Üstelik Oy ve Ötesi gönüllülerinin, sosyal medyada çarşaf çarşaf yayınlanan oy hırsızlığı yapacakların sayısından kat kat fazla olduğu bilinmesine rağmen karamsarlık sürüyor. Kötümserler haklı da olabilir, gerçekten oy çuvalları “abrakadabra” çığlıkları arasında yok edilebilir, bilgi işlem sistemine yapılacak kötü niyetli müdahaleler sonucu yüzbinlerce oy yer değiştirebilir, yine de bütün bu “ahval ve şerait” gönüllülerin değerini azaltmaz, Oy ve Ötesi’nin var olma gerekçelerini ortadan kaldırmaz. Bilinmelidir ki, oy sandıklarının başında uzun saatler boyunca nöbet tutan gönüllüler, kendilerinin ve toplumun geleceğini ellerinde tutmak için çaba gösteren devrimci öncülerdir. GEZİ’nin ruhunu, ortak aklını ve heyecanını miras olarak taşıyan Oy ve Ötesi, daha iyi bir gelecek hayalimizin somutlaşmış bir ifadesi olmuştur, bu hayale sahip çıkmak hepimizin sorumluluğudur.
KAYNAKLAR
1- Abrahamian, Ervand, Modern İran Tarihi, Türkiye İş Bankası Yayınları, 2014.
2- Asimov, Isaac, Dünya Hepimize Yeter, Cep Yayınları.
3- Oy ve Ötesi Facebook sayfası.
4- Oy ve Ötesi gönüllüleri Ayşegül Ekinci ve Ferhan Karaçoban’la yaptığım sohbetler benim için zengin bir kaynak oldu. Kendilerine müteşekkirim.