SAVAŞA KARŞI BARIŞ, ÖLÜME KARŞI YAŞAM

Üyesi olduğum İzmir Tabip Odası’ndan dün bir mesaj aldım, okudum ama anlayamadım;  kendime sorduğum “Nasıl yani?” sorusunun cevabını bulmak için defalarca okumak zorunda kaldım. Mesaj kelimesi kelimesine şöyle:

“ETNIK AYRILIKCI PKK NIN ULKEMIZI BOLMEK AMACIYLA SURDURDUGU SAVASA KARSI ULKEMIZIN VE ULUSUMUZUN BIRLIGINI SAVUNUYOR, YAPILAN GREV CAGRISINI DESTEKLEMIYORUZ”

25 Aralık 2015 günü DİSK- KESK- TMMOB bir araya gelerek 29 Aralık günü SAVAŞA KARŞI BARIŞ için bir günlük iş bırakma eylemi yapma kararı almışlar; Türk Tabipleri Birliği de destek açıklaması yapmış. Eylemin türü, zamanlaması, kararın alınma şekli, duyurulması, organizasyonu hatta nedenleri üzerinde tartışılabilir, tartışılacaktır da. Nedir, “SAVAŞA KARŞI BARIŞ” başlıklı bir eyleme karşı “PKK’nın ülkeyi bölmesine karşı ulusumuzun birliğini savunuyoruz”  açıklaması, yürütülen kirli savaş politikalarının bir parçası yapar İzmir Tabip Odası’nı, üzgünüm.

İki yıl tabip odası yönetim kurulu üyeliği ve genel sekreterlik, iki yıl merkez konseyi delegeliği ve bir yıl il sağlık meslek odaları birliği dönem başkanlığı yapmış 30 kusur yıllık bir hekim olarak büyük bir hayal kırıklığı yaşadığımı ifade etmek isterim. Öyle sanıyorum ki bu hayal kırıklığında yalnız değilim.

Meslek odalarının asli görevi, üyelerinin özlük haklarının iyileştirilmesi için çaba göstermek ve o mesleğin faaliyet alanındaki ulusal politikalar üzerinde söz ve duruş sahibi olmaktır. Doğu illerimizde süren “iç savaş” bölgesinde görev yapan hekim ve diğer sağlık çalışanlarının çalışma hatta yaşama koşulları bir kâbusa dönmüş durumdadır. Ailelerini batı ülkelerine gönderdikten sonra kendi yaşamını bile koruyamadığı,  silahların ölüm kustuğu koşullarda parçalanmış insan bedenlerini tedavi etmeye çalışan sağlık çalışanlarından söz ediyoruz.   Kirli savaşın sürdüğü bölgelerde hayatta ve ayakta kalma mücadelesi veren halkın sağlık koşullarının da ne denli kötü olduğunu, çocukların, kadınların, engellilerin, yaşlıların kabul edilemez sağlık koşullarında yaşam savaşı verdiklerini, pek çok kişinin de bu savaşı kaybettiğini artık biliyoruz. 20 yaşında hayatının ilkbaharındaki gençlerin, genç bile değil, çocukların eline silah verip ölüme gönderilmesi ve bunun “şehitlik mertebesi” diye yutturulması da kabul edilemez.  Üstelik ülkenin içine düştüğü bu kirli savaşta, tüm toplumumuzun akıl ve ruh sağlığının giderek bozulduğunu görmemek olası değil. Koca bir ülke psikiyatri kliniğinin bekleme salonuna ve belki de koğuşuna dönmüş durumda. Bütün bu koşullar altında hekimlerin öncelikli görev ve duruşu, savaşın nedenlerini, müsebbiplerini, stratejisini sorgulamaktan önce SAVAŞA KARŞI BARIŞ, ÖLÜME KARŞI YAŞAM olmak zorundadır. Hekim örgütleri de bu hekimlik duruşunu yönetmekten sorumludur.

“SAVAŞA KARŞI BARIŞ” eylemine karşı çıkarak,“PKK bizi bölecek, ulusal birliğimizi savunuyoruz”diyorsanız, hekimliğin temel reflekslerini, onurlu duruşunu, insan yaşamının tüm sınırlardan ve bayraklardan üstün olması gerektiğini görmezden geliyorsunuz demektir.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s