Evliya Çelebi’nin yüzüğü, UNICEF’in aritmetiği, Dünya çocuklarının durumu…

Evliya Çelebi her ne kadar “derviş, evliya” olarak tanınmaktan hoşlanıyorsa da kıymetli eşyalara, mala, mülke düşkünlüğü ünlüdür. Konuğu olduğu Kürt Mahmudi aşiret reisi ve adaşı Evliya Bey parmağındaki zümrüt yüzüğü isteyince telaşa kapılmış, yüzüğün kendisi dışındaki herkese uğursuzluk getirdiğini ileri sürmüştür. Bu yalanı yutmayan aşiret reisi  “Sen dahi ve men dahi hâssu’l-hâs Evliyâyız ve bizler çok uğurlu yaratılmışız” diyerek kendisinin de “Evliya” olduğunu söyleyince yüzüğünü çıkarıp vermek zorunda kalmıştır. Nedir, Evliya Çelebi’nin adaşından karşılık olarak aldığı hediyeler yüzüğün değerini fazlasıyla çıkartmıştır: “500 Mahmudi koyun, 1 samur kürk, 1 Şeyhani kılıç ve 1 Mahmudi at…”

Evliya Çelebi 1648 yılında ünlü eşkıya Kara Haydaroğlu’nu asılmadan önce görmeye gider. Ölüme mahkûm eşkıya bir itirafta bulunur. Yıllar önce eşkıyanın babası Kara Haydar ölmeden önce oğluna bir saat hediye etmiş ve bu saati Evliya Çelebi’den çaldığını söylemiştir. Kaya Sultan’ın Evliya Çelebi’ye hediye ettiği saat, çalındıktan yıllar sonra geri dönmüştür. Kıymetli saatine kavuşan Evliya Çelebi’nin tabiriyle bu durum “ kendi bağının üzümlerinden yapılmış bir tatlı” idi.

evliya-celebi-seyahatname

UNICEF Türkiye bir süredir Facebook ve Instagram üzerinden bir fotoğraf paylaşıyor. Bir kız çocuğu kara tahtaya bir matematik problemi yazıyor. UNICEF “Gel bu problemi beraber çözelim” başlığı ile yayınlamış fotoğrafı.

ahmet-leyla

“Ahmet 32, karısı Leyla ise 14 yaşındadır. İkisinin 3 yıl önceki yaşlarının toplamı kaçtır.”

Kim demiş yurdumun vatandaşı matematik bilmez diye, soru yayınlanır yayınlanmaz “doğru cevaplar” birbiri ardına akmaya başlar: 40.  Soruya cevap verenler arasında, “matematik uzmanı bir hatun götürür müyüm acep” umuduyla “40” cevabını veren kadınlara “kutlarım, helal olsun”  tezahüratı yapan beyler de bulunuyor. Seksen milyonluk TC’nin henüz tamamı sigortaları yakmadığı için aykırı yorumların gelmesi gecikmemiş. Sorudaki “karısı Leyla” ifadesini fark edenler “doğru cevabı” verenlere çatmaya, dalga geçmeye başlamışlar.

“Aferin size. Şıp diye bilmişsiniz. Bunun bir matematik sorusu olmadığını anlamamışların öküz cumhuriyetinde yaşamaktan bıktım.”

Problemi “doğru çözdüğü” halde “öküz” yerine konmayı içlerine sindiremeyen sosyal medya ahalisi savunmaya geçer.

“çocuğun yaşının küçük olduğunu herkes görmüştür zaten. matematiksel olarak bir yanlış yok ondan cevap 40 tır. biz ne musluklarla ne havuzlar doldurduk saçma bu soru hocam yanlış desek sopa yerdik.”

“Ya kusura bakmayın ama aksiyomatik bir bilimi sosyal bilime çeviremezsiniz. Ahmet’in oğlu ile arasındaki yaş farkı 1 de olabilir matematikte. Matematik verilen fonksiyonla ilgilenir; fonksiyonun gerçek olma ihtimaliyle değil. Dolayısıyla soru hatalı değil, mantık yolu hatalı.”

Sonuç olarak “40” cevabını verenler birer ikişer silmeye başlamışlar yanıtlarını. Silmişler ama gören görmüş, milletin ağzı torba değil ki büzesin, konu kısa zamanda ulusal basına kadar tırmanmış. CNN Türk, haberi “UNICEF’in sorusunu anlamadılar” manşetiyle verdiği gibi, “Türkiye’de çocuk yaşta evlendirilme gerçeği” alt başlığı altında TUİK verilerini yazmış.  Konunun gördüğü ilgi UNICEF’i memnun etmiş olmalı ki Ahmet ile Leyla’nın “evliliklerine” ilişkin matematik problemini sponsorlu, yani Facebook ve Instagram’a para ödeyerek yayınlamaya devam etmiş.

5874988640201122c40d6301

Matematik sorusunu “doğru bilenlerle”, sorudaki “farkındalık yaratma” inceliğini anlayanların atışması bitince yeni bir yorum dalgası gelir. UNICEF’i savunmak bana düşmez, arkasında koskoca Birleşmiş Milletler var, eminim başlarının çarelerine bakabilirler. Nedir, farkındalık yaratma amaçlı sosyal medya mesajına yapılan galiz küfürleri, hakaretleri silmek için UNICEF en az bir elemanını sıkı çalıştırmış/çalıştırıyor olmalı.

“Pis zindiklar unisecef deyince bir dusunmek lazim”

 “Ulan adi kuruluş inşallah sizin cocuklarinizida dağa kaldırıp tecavüz ederler.”

 “Herkesin anası babası vardır da bu Yunisef kimin çocuğu???”

 “dünyada kainatta nekadar unicef yetkilisi temsilcisi varsa hapsinin .mına koyim”

 UNICEF’in bir algı operasyonu yaptığını ve Türkiye’nin imajını bozmak için bu tür yayınların kasıtlı yapıldığını iddia eden yorumların sayısı da oldukça fazla.

“Türkiyeyi lekelemek için Algı yapıyorsunuz,önce dünya üzerinde 4 yaşında bir çocuk nasıl trans olur onu çözün!”

 “Tam bir algı operasyonu ince bir hesabın ürünü.Münferit olayları toplumun tamamın da varmış gibi gösterme algısı.Evlilik gibi, kutsal bir müesseseye saldırı.Dünyanın sorunlarına çözüm bulmaktan uzak, toplumun değerlerini manüple etmekten başka bir işe de yaramayan bir paylaşım.”

“Bunlar Türkiyemin imajını bozmak için kasıtlı sorular önce kendi ahlak yapılarını sorgulasınlar bu şerefsizler..”

 “pezevenklerin yaptıgı algı oprerasonuna bak, siz gidin memleketinizde ki pedofili dıye ısımlendırdıgınız sapık papazlara rahıplere bakın, Ahmetler sübyancı değildir. herkesı kendınız gıbı deyyus karaktersız ibne sanmayın , s.ktirin gidin”

Ahmet ile Leyla’nın matematik sorusunu “manidar” bulan vatandaşlarımız, UNICEF’in kendi işine bakmasını, Avrupa/Amerika ile uğraşmasını salık veriyorlar.

“İngilizler oniki yaşında yatağa atılıyor. Lakin yunisef milletimize hönkürüyor. Elin ecnebisi bizim divanımıza kadar televizyonla girdi. Mümkünse yatak Odamıza destursuz hönkürmesin..”

“UNICEF HİÇ BİR KADINA VE ÇOCUĞU KURTARMAMIŞ SADECE TAPINAKÇILARA HİZMET EDEN BİR KURULUŞTUR 9000 çocuk Almanya da ve avrupada kayıp UNICEF bunlara pizza gettemi sattı hepsi sex kölesimi oldu bunu açıklasın”

 “SADECE VATİKAN DA   KİLİSEDE PAPAZ LAR DÖRT BİN DEN FAZLA KIZ VE ERKEK ÇOCUĞA TECAVÜZ  OLAYI OLMUŞ TUR .BİR DE ORADAKİ OLAYLARA EL ATSANIZ UNİCEF ŞEREFSİZLERİ”

 “HaçlıCef diyorki evlenmesinler ama evlilik dışı ilişki yaşasınlar. evlenmesin ama sapıklık adına ne varsa hepsini yapsınlar. ulan samimiyetsiz köpekler. budistler arakanda çocukları diri diri yakarken. dünyanın tüm akbabaları suriyeli çocuklarin başına bomba yağdırırken. sınır köpeğiniz yunanistan göçmenlerin botlaraını batırıp denizin ortasında olölüme terkederken nerdesiniz?”

 Çok sayıda sosyal medya kullanıcısı, kız çocuklarının “evlendirilerek” toplum ahlakının korunduğu iddiasında bulunuyor.

“Hala okusun sonra evlen sin diyorlar okul bitene kadar çoğu çocuk aldırıyor kimse kimseye söylemiyor siz gidin bir kurtajci doktorla konuşun o zaman anlarsınız durumun vahamiyetini”

 “Ünicef, onbeşinde sevgili edinip, kendini ona bırakıp sonrada hamile kalan kızlara ve , sevisirim evlenmem, hamile kalirim dogurmam ,diyenlerede bir çift sözün varmı. Yoksa sizin derdiniz şerefiyle evlenip tertemiz  bir yuva ve  aile sahibi olan genç kızlarla mı.”

 “14 yaşında gencecik kızlar onun bunun altına yatarken Sesiniz çıkmıyor evlenincemi suç oluyor sanane kardeşim evlenir sonra okur”

 Yayınlanan “matematik probleminin” altındaki linke tıkladığımızda konuya ilişkin sayısal veriler çıkıyor karşımıza. Türkiye’nin cinsiyete bağlı kalkınma endeksinde 148 ülke arasında 118. sırada olduğunu, küresel cinsiyet eşitsizliği endeksinde ise 142 ülke arasında 130. sırada bulunduğunu görüyoruz. Rakamlar çarpıcı… Peki ya UNICEF.

united_nations_trusteeship_council_chamber_in_new_york_city_2

1945 yılında kurulan Birleşmiş Milletler ’in beş üyesi, 2. Dünya Savaşı’nın galipleri olan ABD, İngiltere, Rusya, Fransa ve Çin, savaş ganimeti olarak Güvenlik Konseyi daimi üyeliğine ve veto yetkisine sahip olmuştur. Birleşmiş Milletler ‘in en üst organı olan Genel Kurul da dâhil olmak üzere, alınan kararların hükümetlere yönelik yaptırımı bulunmuyor. Güvenlik Konseyi hariç! 15 üyeden oluşan Güvenlik Konseyi’nin beşi daimi üyelerden oluşuyor; Konsey kararlarının yaptırım gücü var ve daimi üyeler veto yetkisine sahipler. Yukarda sayılan beş üyeden birinin onaylamadığı, veto ettiği kararların hükmü yok. ABD’nin 1965’de Vietnam’ı işgal edip üç milyon insanı öldürmüş olması, Dominik, Grenada, Panama’yı işgal etmesi ve daha nice saldırılar Güvenlik Konseyi’nin gündemine bile getirilememiştir. Birleşmiş Milletlerin kuruluşundaki ana amaç küresel düzeyde barış ve güvenliğin sağlanmasıdır. BM Kurucu Antlaşması’nın 55. maddesine göre, BM’nin görevlerinden birisi de tüm dünyada “daha yüksek bir hayat standardı, tam istihdam, iktisadi ve sosyal ilerleme ve kalkınma koşulları” sağlamaktır. Nedir, Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri küresel gelirin çok büyük bir kısmına sahiptir. Barışı sağlaması gereken BM’nin daimi üyeleri dünyanın en büyük silah satıcısıdırlar ve her savaş, ölüm ve yoksulluk onlara zenginlik olarak geri döner. Birleşmiş Milletler ’in daimi üyeliği ve veto imtiyazı, devletlerin egemenliği ilkesine aykırı olduğu gibi ahlaken de kabul edilemez. “Bütün bunların UNICEF’le ne alakası var, sapla samanı birbirine karıştırmayalım” demeyelim lütfen, çünkü UNICEF bir Birleşmiş Milletler kuruluşudur!

UNICEF her yıl “Dünya Çocuklarının Durumu” adında bir rapor hazırlıyor ve bunu kitap olarak yayınlıyor. Bu raporda her bir ülkede, çocukların eğitim, sağlık, kız çocuklarının okullaşması, temiz içme suyuna ulaşabilen nüfus, bağışıklama, kişi başına düşen gelir ve bebek/çocuk/anne ölümleri arasındaki ilişkiyi gözler önüne seren veriler masaya yatırılıyor. Ayrıca tüm bu verilerin toplumsal kalkınma parametreleri ile yakın ilişkisi çarpıcı olarak gösteriliyor. Nedir,  bütün bu sayıların bizden sakladığı korkutucu bir gerçek var. Eşitsizliğin en yoğun yaşandığı, yoksulluğun dini, ırksal, geleneksel hurafelerle sıradanlaştırıldığı ülkelerin çocuklarına düşmesi gereken küresel pay, emperyal ülkeler tarafından lüpleniyor. Aynı emperyal ülkeler, Dünya Çocuklarının Durumu raporlarında dibe vurmuş ülkelerin hükümetlerine silah satıyor, kaynaklarını sömürüyor, çocuk işçilerin emeğini ucuz iş gücü olarak kullanıyor, yiye yiye bitiremiyor. Yine aynı emperyal ülkeler, Birleşmiş Milletler örgütünü babasının çiftliği gibi manipüle ediyor, UNICEF’e ne kadar cep harçlığı verileceğine karar veriyor. Sonrasında ne mi oluyor? UNICEF Genel Direktörü Anthony Lake 2016 yılı Dünya Çocuklarının Durumu raporuna ilişkin değerlendirmesinde şunları söylüyor:

Press Conference by UNICEF on the release of two reports:

“Yüz milyonlarca çocuğa bu dünyada adil bir yaşam şansı tanınmaması yalnızca bu çocukların geleceğini tehdit etmekle kalmayacak; böyle bir durum, kuşaktan kuşağa geçen dezavantaj döngüleriyle toplumların da geleceğini tehlikeye düşürecektir. Bir tercihle karşı karşıyayız: Ya bugün bu çocuklara yatırım yapacağız ya da dünyamızın bugünkünden de eşitsiz ve bölünmüş hale gelmesine göz yumacağız.”

 Çocukları önce bombalayıp sonra da “yatırım yapalım” diyeceğine “bombaları, silahları ve sömürüyü yok edelim” diyebilse bunca lakırdıya gerek kalmayacak. Diyebilir mi?

UNICEF, yoksul ülkelerde var olan kaynakların doğru kullanımı, mikro planlama, toplumsal katılım ve dezavantajlı kesimlerin lehine kullanılacak politik tercihlerle çocukların durumunun iyileştirilmesini öngörüyor. Tek bir çocuğun yaşamına bile dokunmanın ne denli önemli ve saygın olduğuna kuşkum yok. UNICEF içinde, yaşamını samimi olarak çocukların umudu olmaya adamış pek çok saygın ve değerli kişi tanımışlığım var. Nedir, büyük resme baktığınızda bu tabloda bir yanlışlık varmış gibi görünmüyor mu?

Gelelim Ahmet ile Leyla’ya. UNICEF bir matematik sorusu ile ülkemizde kız çocuklarının “evlendirilmesine” dikkat çekmeyi, konunun daha geniş bir toplum kesiminde konuşulmasını sağlamayı hedeflediyse, fena sayılmaz, başarılı olduğu söylenebilir. Ancak bir farkındalık oluşturmaktan bahsedeceksek, ortada feci bir hata var demektir. Leyla’nın uğradığı zülüm, evlilik kurumsalının içine hapsedilmiş durumda. Halkın bu duruma “evlilik” adını vermesini boş verin, ortada evlilik falan yok, 14 yaşındaki Leyla ev işçisi, seks kölesi ve tecavüz nesnesi olarak Ahmet’e pazarlanıyor. UNICEF “Ahmet’in karısı Leyla” ifadesini kullandığında, kız çocuklarının yaşadığı köle ticareti, pedofili ve tecavüz gözden saklanıyor. Bir toplumsal sorunun dile getiriliş şekli ideolojik formatının en belirleyici ögesidir.  Konuyu evlilik kurumsalında okuduğunuzda, toplumun tutucu, biat kültürüne tutunmuş, dini bağnazlığın kucağında ve eğitim düzeyi düşük kesiminin savunma refleksleri harekete geçiyor. Sonuçlar yukarda paylaşılan yorumlarda açıkça görülüyor; farkındalık oluşturulmak istenen kesim namuslarını, aile değerlerini ve inançlarını savunmak adına Ahmet’in Leyla’ya olan tecavüzünü değil,  evlilik kurumunun saldırı altında olduğunu görüyor.

Yazıyı başından beri okuyorsanız girişteki Evliya Çelebi anekdotunu niye yazmış olduğuma akıl sır erdirememiş olmalısınız. Derviş/evliya gibi tanınmaktan hoşlanan ünlü seyyahımızın, zümrüt yüzüğünü konuğu olduğu adaşı Evliya Bey’e kaptırmamak için çevirdiği dalavereler; yüzüğü vermek zorunda kaldığında ise bedelini misliyle alabilme becerisi, nedense bana UNICEF’i çağrıştırdı. Sizi bilemem, ama ben bu topraklarda yaşayan insanlardan biri olarak toplumumuzdan, dünyanın yoksul halklarından “çalınanları” geri istiyor ve kendi bağımızın üzümlerinden yapılmış tatlılarımızı yemek istiyorum.

KAYNAKLAR

  • 1-Robert Dankoff, Seyyah-ı Âlem Evliya Çelebi’nin Dünyaya Bakışı, Yapı Kredi Yayınları, 2010.
  • 2-Dr. Berdal Aral, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Eşitsizlik, SETA Vakfı yayını, 2013
  • 3-UNICEF Türkiye internet sitesi, Dünya Çocuklarının Durumu Raporu, 2016.

http://www.unicefturk.org/yazi/unicef-dunyanin-en-dezavantajli-cocuklarini-yoksulluk-egitimsizlik-ve-erken-olumler-bekliyor

  • 4-CNN Türk, UNICEF’in sorusunu anlamadılar, 10 Ocak 2017.

http://www.cnnturk.com/yasam/unicefin-sorusunu-anlamadilar

  • 5-UNICEF Facebook sayfası
  • 6-UNICEF Instagram sayfası

 

Evliya Çelebi’nin yüzüğü, UNICEF’in aritmetiği, Dünya çocuklarının durumu…” üzerine bir yorum

  1. İlham verdiniz DAD. Çok teşekkür ederim. “Ya bugün bu çocuklara yatırım yapacağız ya da dünyamızın bugünkünden de eşitsiz ve bölünmüş hale gelmesine göz yumacağız.” Dünya çok acımasız. Erkek ve kız çocuklar için eşit derecede acımasız. Arap ülkesinde bir öğretmen olarak, aile içinde şiddete maruz kalan okula kolu morluklarla gelen ve tuvaletlerde tecavüze uğramış erkek öğrencilerim oldu. Kız çocuklar Türkiye’de çaresiz, erkek çocuklar Arabi toplumlarda. Bir öğretmen olarak elimin değdiği yaklaşık bin çocuğumun ve elimin değemediği milyonlarca çocuğumun çalınmakta olan “an” larını arıyorum. Nerede ve nasıl bulacağımı bilmiyorum. Dünyanın her yerinde aramaya devam edeceğim. İçimdeki çocuk yaşta tacize uğramış/ çocuk işçi olmuş kız çocuğunun hakkı da bu arayışa dahildir. Ürktüğüm geçmişe inat artık ürkmeden arıyorum. Ada Öğretmen.

    Liked by 1 kişi

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s