Değerli dostlar, hepinize ŞİİRLİ CUMALAR diliyorum. Bu hafta için seçtiğim şair adı çok bilinen, bazı şiirleri şarkılarda yaşayan ancak şiirleri ve yapıtları çok az okunan bir büyük edebiyatçı, ŞÜKRAN KURDAKUL. 1927-2004 yılları arasında yaşamıştır.
1946 yılında İzmir Karşıyaka Lisesi öğrencisi iken komünist faaliyetlerde bulunduğu gerekçesi ile 141-142. maddelerden 4.5 ay cezaevinde kalır. Bu nedenle okuldan atılır. İzmir Belediyesi’nde sekreterlik, İstanbul’da bir bankada memurluk yapmıştır.
15 yaşındayken Faruk Nafiz Çamlıbel tarafından yönetilen Yedigün dergisinde ilk şiiri yayınlanır. İlk yazdığı şiirlerinde belirgin bir Nazım Hikmet etkisi vardır. 1953 yılında komünistlikten yeniden tutuklanır. 68 günü hücrede olmak üzere iki yıl hapis yatar. Şükran Kurdakul, hapishanede yazdığı şiirlerinin bir kısmını 1956 yılında “Giderayak” adlı kitabında yayınlar. Cezaevinden çıktıktan sonra yayınevlerinde düzeltmen olarak çalışır ve Ataç Yayınevi’ni kurar. 1964 yılında Türkiye İşçi Partisi’ne üye olur, aynı yıl Türk Edebiyatçılar Birliği Genel Sekreterliği’ne seçilir. 1980 darbesinden sonra 141. Maddeden yeniden tutuklanır. “ Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı” yöneticiliği ve 1995’ten sonra, “Özerk Sanat Konseyi” ve “ Ulusal Sanat Kurulu” gibi iki önemli kuruluşun kuruculuğunu ve başkanlığını yapar.
Şiirlerinde sözcükler alabildiğine temiz ve akıcıdır. Özgürlüğe olan tutkunluğu şiirlerine yansır. 1986’da Ezginin Günlüğü tarafından seslendirilen dizeleri kendisinden daha çok tanınmaktadır.
“ben sevdayım al beni sevecenliğine
ben gülüm dallarına aşıla beni
çocuğum ben, göğsünde büyüt
umudum ben, düşüncende geliştir
acıyım, gerçeği ararsan bende,
inancım, coşkuyu yaşarsan bende”
Şükran Kurdakul Türk Edebiyatı’na toplumcu, devrimci bir soluk getirmiş, bazı şiirleri büyük kalabalıklar önünde seslendirilmesine karşın “slogan şiirine” dönüşmemiştir. Kanımca Türk Edebiyatının Neruda’sı sayılmalıdır. Şiirlerinin yanı sıra, başta dört ciltlik Çağdaş Türk Edebiyatı olmak üzere eleştiri, inceleme, öykü, köşe yazısı türünde pek çok eser vermiştir.
Bu hafta ŞİİRLİ CUMALAR’ı Şükran Kurdakul’un bir cezaevi şiiriyle noktalıyorum. Beğeneceksiniz!
“BENDEN SOR
Bunca acının çiçeği içimde büyüdü
Mahpushane saksılarındaki baharı benden sor…
Kulak ver gecenin sessizliğinde ağan sese,
Ölümcünün böldüğü uykuları benden sor.
Silahlar doğanın yüreğini arıyor durmadan,
Bu kan kokusunun ürettiği soruları benden sor…
Gördük ki, türkülerin sonu yok dilimizde,
Kopup geldikleri dağları benden sor.”
ŞİİRLİ CUMALAR, Ortadoğu bataklığına, muhafazakar bir toplum olmaya ve nefret diline karşı bir DURUŞdur.