Koronavirüs (COVID-19) yazı dizisi: 8. Bölüm
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sonunda PANDEMİ ilan etti. WHO yetkilileri “pandemi” açıklamasının, içine sürüklendiğimiz küresel resesyonun sebebi olacağından korkuyor olmalılar ki ateş bacayı sarıncaya kadar beklediler. Oysa bütün bulgular bu salgının bir pandemi olduğunu gösteriyordu. Konuyu sadece dünya medyasından ve dünya çapındaki bilim insanlarının konuya yönelik makalelerinden izlememe rağmen bu yazı serisinin ilk bölümünden beri, konuya hakim pek çok aydın ve bilim insanı gibi ben de “Bu bir pandemidir” diye çan çaldım/çaldık. Donald Trump’ın “COVID 19 bir HOAX’tır” yani aldatmacadır deyişinin, televizyona canlı yayına bağlanıp “WHO’nun verdiği ölüm oranlarına inanmıyorum” açıklamasının veya “gripten daha fazla kişi ölüyor” diyerek koronavirüs salgınını küçümsemesinin de WHO’nun pandemi açıklamasını geciktiren/erteleyen unsurlar arasında olduğu kanaatindeyim[i]. Dosdoğru konuşmak gerekirse, sadece ulus devletlerin çabaları ile çözülmesi olanaklı olmayan bir pandemiyle karşı karşıyayız. Tüm dünya ülkelerinin, halklarının, farklı dillerde, kültürlerde ve inançlardaki insan topluluklarının benzeri görülmemiş bir işbirliği, veri paylaşımı, eşgüdüm içinde olmalarının zorunlu olduğu bir kriz yaşıyoruz.
İçime dokunan bir mektup aldım bugün; İtalya’dan, yazan kişiyi tanımıyorum, doğrudan bana da yazılmamış, hepimize hitaben, tüm dünya insanlarına yazılmış bir mektup. Yazan kişinin adı Zhou Lab, gerçek adı mı yoksa sosyal medyada kullandığı bir ad mı bilmiyorum, bunu önemli de saymıyorum. Mektubu olduğu gibi çevirip yayımlamayı gerekli bulmadım, hatta birebir çeviri de yapmadım. Zhou Lab’ın mesajının özünü size iletmekle yetineceğim. Mektubu okuyalım, sonra üzerinde konuşalım.
İtalya’dan mektup var
“Size koronavirüs krizinin kalbi olan İtalya’nın Bergamo kentinden yazıyorum. ABD’deki haber medyası burada olanların ciddiyetini yakalayamadı. Bu yazıyı yazıyorum çünkü her birinizin, bugün İtalyan’ın içinde bulunduğu durumun kendi ülkenizin gerçeği haline getirmesini engelleyecek eylemlerde bulunma şansı var. Bulaşmayı sınırlamanın tek yolu milyonlarca insanın bugünkü davranışlarını değiştirmesidir.
Avrupa ya da ABD’deyseniz, bugün İtalya’da olduğumuz koşullardan birkaç hafta uzaktasınız. Seni şimdi duyabiliyorum: “Sadece bir grip. Sadece bazı yaşlıları etkiler.” diyorsunuz. Koronavirus’un İtalya’yı dizlerinin üstüne getirmesinin iki nedeni var. Birincisi, insanlar sadece yoğun bakım ünitesine ihtiyaç duyduklarında hastalığın yıkıcılığını gördüler ve ikincisi, hastalığın ne kadar hızlı ve etkili bir şekilde yayıldığını görmediler. Hastalığın 2 haftalık kuluçka dönemi bulunuyor ve virüsü alan birçok kişi semptom göstermiyor ve yayılmaya devam ediyor.
Bugün Lombardiya’daki yoğun bakım ünitelerine kapasitelerinden daha fazla hasta talebi var. Yoğun bakım ünitelerini koridorlara koymaya başladılar. Hastaneye ihtiyaç duyan binlerce kişi olduğunda ve sadece birkaç yoğun bakım merkezi kaldığında ne olacak? Pazartesi günü bir doktor gazetede, hastalar acil servise geldiğinde kimin yaşayacağına ve kimin öldüğüne karar vermek zorunda kaldıklarını yazdı. Savaşta olduğu gibi. Sınırlı sayıda doktor, hemşire, sağlık personeli var ve onlar da virüsü alıyorlar. Ayrıca günler ve günler boyunca kesintisiz çalışıyorlar. Doktorlar, hemşireler ve sağlık personeli hasta olduğunda ve hastalara bakamazlarsa ne olacak?
Bir fark yaratma ve ülkenizdeki yayılmayı durdurma şansınız var. Tüm gün ofiste çalışmamak, doğum günü partilerini ve diğer toplantıları iptal etmek, olabildiğince evde kalmak için harekete geçin. Ateşiniz varsa evde kalın. Okulların kapanması için zorlayıcı olun. Yayılmayı durdurmak için yapabileceğiniz her şeyi yapın çünkü topluluklarınızda yayılıyor, iki haftalık bir kuluçka döneminiz ve süreniz var. Son sözüm okulları kapatmanın ve diğer tüm şeyleri yapmanın mümkün olmadığını söyleyenler için; tüm İtalya’nın kilitlenmesi bir hafta önce kimsenin hayal edebileceği bir şey değildi. Yakında bir seçiminiz olmayacak ama şimdi yapabilirsiniz.”

Ülkemizi tanıyorsanız, “hele bir başımıza gelsin de icabına bakarız” anlayışının ne denli yaygın olduğunu biliyor olmalısınız. Biraz ironiyle ve kabaca söylemem gerekirse bu anlayışımızdan virüslerin de haberi varsa “papazı bulduk” demektir. Ülkemizi tanıyorsanız iki satır okumaktan, internette biraz araştırma yapmaktan erinen, bir başkasının UNICEF’in tavsiyeleri diye paylaştığı deli saçmalarını ciddiye alıp tüm çevresine yayan bir toplum haline geldiğimizi de biliyor olmalısınız. Yukarıdaki mektupta, sadece bana değil size de gelen mektupta okudunuz değil mi? “Bulaşmayı sınırlamanın tek yolu milyonlarca insanın bugünkü davranışlarını değiştirmesidir.” Çok umutlu olduğumu söyleyemem ama birinci koşulumuz ivedi hareket etmek, yöneticilerin de hızlı davranmasını talep etmek, bilgi kirliliğine sebep olmamak ve COVID-19 hakkında bilgili ve bilinçli olmaktır.
Sosyal mesafelendirme
SARS-CoV-2 gibi bir virüsle topyekun mücadele etmenin ilk ve kesin kuralı sosyal mesafelendirmeyi anlamak ve uygulamaktır. Çünkü SARS-CoV-2 gibi temas ve damlacık yoluyla kişiden kişiye bulaşan virüslere karşı en önemli ve etkili silahlarımızdan birisi sosyal mesafelendirme olacaktır. Amaç, hasta olması mümkün kişilerle temas etme ihtimalinin en alt düzeye indirilmesidir. Sosyal mesafelendirmede ilk şartımız insanlarla aramızdaki mesafeyi en az 2 metrede tutmamızdır.
Sosyal mesafelendirme bireysel bir tedbir gibi görünebilir, kısmen evet. Ama aslında bu tedbir toplumsal düzeyde alınmazsa etkisi çok sınırlıdır. Çünkü yaşamın rutin kurallarını, çalışma koşullarını, toplumsal alışkanlıkları etkileyen katı kurallar içeren yasal düzenlemeler yapılmazsa sosyal mesafelendirmenin etkisi yok denecek azdır. Ne demek mi istiyorum?
Öncelikli olarak okullar çok ivedi olarak kapatılmalıdır! Hemen, bugün, bu saatte…
Yanlış bir bilgi var. COVID-19 çocuklara bulaşmıyor diye. YANLIŞ. Bulaşıyor, hem de en az erişkinler kadar belki daha fazla bulaşıyor ama çok daha hafif geçiriyorlar ve ölüm görülmüyor. Hastalığı asemptomatik geçiriyor olmaları onların hastalığı taşıdığı gerçeğini değiştirmiyor. Virüs kendi varlığını sürdürebilmek için çocukların hareketlerinde sınırlandırmaya sebep olmuyor. Böylece çocuklar hastalığın yayılmasında çok büyük rol oynuyorlar. Bu nedenle okullar çok ivedi olarak kapatılmalıdır.
Sadece bu kadar mı? HAYIR. Söylemesi bile güç ama tüm eğlence merkezlerinin (yüzme havuzları, gençlik kulüpleri, spor salonları, sinema salonları, futbol sahaları) kapatılması gerekiyor. İş yerlerinin kapatılması, mümkün olabilen sektörlerde evden çalışmaya geçilmesi zorunludur. Kapatılan işyerlerinde çalışanlara tam ücret ödenmesi için devletin güvencesi sağlanmalıdır. Çalışması zorunlu gıda ve ilaç üretimi/satışı, sağlık, emniyet vb. birimlerde sosyal mesafelendirmenin şartları sağlanmalı, çalışması zorunlu görevlilerin çocuklarına bakım hizmeti verilmedir . Toplu ulaşım araçları kısıtlanmalıdır. Oda nikahı dışındaki düğün törenleri yasaklanmalıdır. İbadethaneler kapatılmalıdır. Faaliyeti durdurulan kamu kurumları gerektiğinde karantina merkezi olmaya uygun hale getirilmelidir. Ve mutlaka sokağa çıkma yasağı ilan edilmelidir. En azından büyük şehirlerde.
Abarttığımı düşünüyorsunuz değil mi? İki hafta önce İtalya’da benim yazdıklarımı söyleyenlerle alay ediliyordu. Şimdi 60 milyonluk ülke karantina şartlarında yaşıyor.
Abartmıyorum. Sağlık Bakanlığı ve devletin tüm yetkili organlarına sesleniyorum: Bugün, zaman geçirmeden okulları kapatın ve diğer tedbirleri ivedilikle alın. Belki yarın çok geç olacak.
DİPNOT
[i] Donal Trump’un açıklamaları veya koronavirüs enfeksiyonunun sebep olduğu küresel resesyon konusunda ayrıntılı bir yazı yazdım: EKONOMİ TIKIRINDA. Okumanızı öneririm:
https://doganalpdemir.com/2020/03/06/koronavirus-ekonomi-tikirinda/
Görsel kaynağı: Resim Alexey Hulsov tarafından Pixabay’a yüklendi
Gerçekçi yorumlarınız için teşekkürler
BeğenLiked by 1 kişi
Korona için Dr. Doğan yeter. Eli öpülecek adam gibi adamsın.
BeğenLiked by 1 kişi
Çok güzel yazıyorsunuz.
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkürler, emeğinize saygılar. Hayat/doğa insanlara ders veriyor: Kendini her şeye muktedir sanma; bir olguda bile aciz kalabilirsin; ona göre yaşa ve yaşat diyor. Güzel yazın.
BeğenLiked by 1 kişi
İtalya mektubunu içim titreyerek okudum. Yazınız çok iyi. Hem bilgilisiniz hem de güzel anlatıyorsunuz.
BeğenLiked by 1 kişi
Çok etkilendim, açıkçası sizin gibi doktorlar, bilgili, cesur insanlar oldukça bu dünyadan umudumu kesmeyeceğim.
BeğenLiked by 1 kişi
Yerinde, özlü uyarılarınız için teşekkürler.Katkınız, paylaşımınız alkışa değer.Varolunuz.
BeğenLiked by 1 kişi
Blogunuzu ilk kez görüyorum. Bu yazınız iki gündür hem e posta gruplarından hemde whatsap gruplarımdan geldi. Harika bir yazı. İnanın bu konuda okuduğum en iyi yazı. Bütün gruplarımda paylaşacağım.
BeğenLiked by 1 kişi
Üstünüze düşeni çok güzel yapıyorsunuz. Teşekkürler.
BeğenLiked by 1 kişi