Avrupa’da aşırı sağın tarihi: Mihver Devletlerinin yapılanması ve SSCB Londra Büyükelçisi Mayski’nin günlükleri

Okuyacağınız yazı bir hipotez sunuyor: Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı sonrası gelişecek olan neo faşizmin ideolojik alt yapısına ait “taslak proje”, Almanya’nın 1941 yılında SSCB’e saldırısından sonra İngiltere ve ABD’nin tutumuyla şekillenmeye başlamıştır. Bu projenin Potsdam Konferansında[i]perçinlendiğini, Nürnberg mahkemelerinde, denazifazikasyon[ii] uygulamalarında ve sonrasında diğer hukuki süreçlerde temelinin atıldığını görüyoruz. Bu temelin üstüne, 1945 sonrası kurulan Federal Almanya hükümeti Nazizm’in yeni bir aşırı sağ siyasal yapıya dönüşmesine, canlı kalmasına, gelişmesine göz yummuş, Nazi rejiminin kılıç artıklarının Neo Faşizmi serpilip büyütmelerine sessiz kalmış, adeta beslemiştir. ABD’nin “kızıl tehlikeye” karşı anti-Sovyet, anti komünist propagandasının ve SSCB’nin Doğu Almanya’ya dayattığı siyasi rejimin de Avrupa’da “antikomünist” söylemi güçlendirdiğini, bu şekilde “aşırı sağın” güçlenmesine katkıda bulunduğunu söylemek yanlış olmaz. 

Bu yazı boyunca iddialarımı destekleyen kanıtları, olayları, kararları ve kişileri sergilemeye çalıştım. 

Mihver Devletleri

Üçlü Paktın İmzalanması. Soldan sağa oturanlar Saburō Kurusu (Japonya’yı temsil ediyor), Galeazzo Ciano (İtalya) ve Adolf Hitler (Almanya. 1940. Görsel kaynağı: Vikipedi.

Hitler’in amacı Avrupa ve Rusya topraklarını işgal etmek ve ABD’ni savaş dışında tutmaktı. Bu amaçla 1936 yılında İtalya ve Japonya ile, SSCB’ye karşı bir ittifak amacı taşıyan “Anti-Komintern Pakt” imzalandı ve 1940 yılında revize edilerek “üçlü ittifak” haline getirildi. Daha sonra ittifaka katılan ülkeler “Mihver devletleri[iii]” olarak tanımlanacaktır. Hitler’e göre Almanya SSCB’ne saldırdığında, Japonya’nın kendi bölgesinde eli rahatlayacak, başta Singapur olmak üzere İngiltere’nin Güneydoğu Asya sömürgelerine saldırma olanağı bulacaktı. İngiltere ise güçlerini Güneydoğu Asya’ya kaydırmak zorunda kalacak, Avrupa’da Almanya karşısında tehdit oluşturamayacaktı. Hitler, ABD kamuoyunun savaş dışında kalmak istediğini biliyor ve buna güveniyordu. Bu ana plan çerçevesinde Polonya’ya saldırmadan 8 gün önce, SSCB ile saldırmazlık antlaşması imzalamış, Doğu cephesini güvenceye aldıktan sonra 1 Eylül 1939’da Polonya’yı, 1940 yılında Avrupa’yı işgal etmiştir. Almanya’nın İngiltere ile kara sınırı olmadığı için kara savaşı sadece Kuzey Afrika cephesi ile sınırlı kalmıştır. Almanya ile İngiltere arasındaki savaş yıllarca deniz ve hava kuvvetleri arasında cereyan etmiştir. Hitler İngiltere’yi işgal etmeyi planlamış ama bir ada ülkesi olmasının zorlukları ve daha önemlisi asıl büyük gücünü SSCB için kullanmayı istediği için bu planını frenlemiştir. 1941 yılına gelindiğinde Avrupa’da Almanya karşısında savaşacak askeri güç kalmamış, Hitler planına sadık kalarak birliklerinin önemli bir kısmını büyük bir gizlilik içesinde SSCB sınırına yığmıştır. Sonunda 23 Haziran 1941’de 5 milyon askerle Sovyetler Birliği’ne saldırmıştır. Hızla ilerleyen Alman ordusu ilk aşamada SSCB hava gücünü yok etmiş, gafil avlanan Kızılordu’nun savunma birlikleri çökmüştür. 

Pearl Harbor saldırısı

Uzakdoğu Asya’da Japonya’nın en önemli rakibi olan SSCB tehlike olmaktan çıkmıştır; Japonlar artık olanca güçleriyle Pasifik bölgesine saldırabilecektir. Hitler Japonya’nın hırslarını, tüm Güneydoğu Asya hakimiyetini ele geçirme emellerini doğru analiz edememiş veya küçümsemiştir. Artık hazır olduğuna inanan Japonya, Almanya’nın SSCB’ye saldırmasından yaklaşık 6 ay sonra, 8 Aralık 1941’de ABD’nin Pearl Harbor üssüne saldırmıştır. ABD’nin 12 savaş gemisi batmış, 188 uçak tahrip edilmiş ve askeri üste çalışan 2500 kişi ölmüştür. ABD Kongresi aynı gün Japonya’ya savaş ilan etmiş; Almanya, Japonya ile yaptığı “üçlü ittifak” antlaşmasını ileri sürerek 4 gün sonra, 11 Aralık 1941’de ABD’ne savaş ilan etmiştir.  Kaynağını doğrulayamadığım bir iddiaya göre ABD Başkanı Franklin Roosevelt savaş ilanından sonra “Japonca sadece cehennemde konuşulan bir dil oluncaya kadar savaş sürecek” demiştir.

SSCB Londra Büyükelçisi Mayski’nin günlükleri

Churchill ve Mayski. Görsel kaynağı: Guardian, 20 Ocak 2016.

Sovyetler Birliği’nin 1932- 1943 yılları arasında Londra Büyükelçisi Ivan Mikhailovich Mayski, görev yaptığı süre içinde günlük tutan çok az sayıdaki Sovyet bürokratından biriydi[iv]. Çünkü Stalin, bürokratlarının günlük tutmasını istemiyordu. Günlük tutmak, tehlikeliydi; zira, “halk düşmanlarının” eşyalarını inceleyen polis, özellikle günlüklerin peşinde olurdu[v]. Mayski’nin günlükleri fevkalade önemlidir. Çünkü Mayski, İkinci Dünya Savaşı’nda 1943 yılına kadar olan savaş sürecinin Londra’dan görünen bürokratik, diplomatik arka planını ayrıntılı olarak betimlemiştir[vi].

Mayski, 18 Haziran 1941 tarihinde İngiltere’nin Moskova Büyükelçisi olan Stafford Cripps ile bir öğle yemeği yediklerini yazar günlüğüne. Cripps’in ziyaret amacı Mayski’yi, dolayısı ile SSCB’i uyarmaktır. Deneyimli İngiliz diplomat uyarılarını Stalin’e de iletmiştir. Cripps’e göre çok kısa bir süre içinde Almanya SSCB’ne saldıracaktır. Bu görüşünü desteklemek için Almanya’nın SSCB sınırına 147 tümen asker yığdığını, son günlerde sınırda askeri hareketliliğin arttığını söyler. Stalin, Cripps’in uyarılarını dinlemiş ama Almanya’nın kendilerine saldıracağını düşünmediğini belirtmiştir. Stalin’e göre Hitler, SSCB’ni siyasi baskı altında tutmak istemektedir. Mayski de Stalin ile aynı fikirdedir. Ona göre Hitler’in sınıra asker yığmasının amacı sinir savaşından ibarettir. Cripps aynı görüşte değildir, Almanya çok kısa sonra saldıracaktır. Çünkü Cripps’e göre Hitler, Almanya’ya doğudan gelen tehdidi yok etmeden İngiltere ile nihai bir savaşa girişmeyecektir. 

Cripps haklıdır, Stalin ve Mayski yanılmaktadırlar; Almanya 4 gün sonra 22 Haziran 1941’de SSCB’e saldırır. 

Almanya’nın SSCB’ne saldırısının üstünden 3 hafta geçmiştir. SSCB ile İngiltere artık Almanya ile savaşan iki müttefiktirler. Mayski 13 Temmuz tarihinde bu ittifakın trajikomik yanını bütün çıplaklığı ortaya koyan bir anekdot anlatır: 

BBC’nin geçen yıldan beri bir uygulaması var: Pazar günleri, saat dokuzdaki yayından önce, bütün Müttefik ülkelerin milli marşları çalınıyor. 22 Haziran’dan sonra, doğal olarak şöyle bir soru gündeme geldi: “Enternasyonal” Marşı da, radyoda diğer marşlarla birlikte çalınmalı mı, çalınmamalı mı? Buna verilecek cevabın gayet net olduğu, Enternasyonal’in de diğer marşlarla birlikte çalınması gerektiği söylenebilir.

Fakat, “Enternasyonal”in, sadece SSCB’nin milli marşı değil, aynı zamanda uluslararası proletaryanın ve özellikle de İngiliz Komünist Partisi’nin marşı olduğunu unutmamak lazım. Binlerce İngiliz Muhafazakarının, bu marşı duydukları anda tüyleri diken diken oluyor. Bu nedenle, basında, Parlamento’da ve toplum genelinde ortalık birbirine girdi… Churchill, “Rusya için her şeyi yapmaya hazırım, ama komünistlerin ‘Enternasyonal’den siyasi sermaye sağlamalarına izin vermeyeceğim ” diyormuş. SSCB ile İngiltere arasında bir siyasi ittifak antlaşmasının yapıldığı, bugün saat 2’de anons edildi. Büyük bir merakla, BBC’nin akşam saat 8 :45’te ne takdim edeceğini bekliyordum. Veee? Ulusal marşlar programında ilk çalınan parça son derece güzel, fakat az bilinen bir Sovyet şarkısıydı.

Mayski, 20 Temmuz 1941’de, yani Almanya’nın SSCB’ne saldırmasından 1 ay sonra, Stalin’in Churchill’e gönderdiği “kişisel mesajı” aldığını yazar günlüğüne. Mesajın tam metni elimizde yok ama Mayski bu iletiyi İngilizce’ye çevirip aynı gün İngiltere Başbakanı Churchill’e teslim eder. Stalin’in yazdığı mesajın içeriği şudur: “Almanya 300 tümen askerle, Avrupa’daki birliklerini azaltmak pahasına SSCB üzerine saldırmıştır. Alman ordusunun Avrupa’da, özellikle Fransa’da gücü zayıflamıştır. Bu koşullarda İngiltere’nin Fransa’ya asker çıkartarak burada ikinci cephe açması durumunda Almanya zor durumda kalacaktır. Doğu cephesinden bazı birliklerini Avrupa’ya kaydırmak zorunda kalacak, SSCB karşısındaki Alman savaş gücü zayıflayacak, müttefiklerin kıskacında kalacak Nazi Almanya’sına ağır bir darbe indirmek mümkün olacaktır.” Churchill bu öneriyi reddetmiş, “olsa dükkân senin ama ikinci cephe açacak askeri gücümüz yok” mealinde bir cevap vermiştir. Churchill, “yapabileceğimiz tek şey Almanya’yı havadan bombalamak olabilir” demiştir. Mayski günlüklerine İngiltere’nin Ortadoğu’daki sömürgelerini, İran’daki çıkarlarını korumak için Kuzey Afrika’da 600.000 asker bulundurduğunu yazar. Yani İngiltere, Almanya’nın SSCB savaş gücünü tüketmesini bekliyor ve umuyordu. Bu şekilde SSCB’deki sosyalist rejim yıkılabilecek, Alman ordusu ise büyük kayıplarla karşılaşarak zayıflayacaktı. Stalin, ikinci cephe açılması önerisini, 8 Aralık 1941’de Japonya’nın Pearl Harbor’u bombalaması ve ABD ile Almanya’nın birbirine savaş ilan etmesinden sonra ABD Başkanı Franklin Roosevelt’e de yapmış ama olumsuz yanıt almıştır. Franklin Roosevelt ve Churchill, Stalin’in Avrupa’da ikinci cephe önerisini tam üç yıl sonra, 6 Haziran 1944’te Normandiya Çıkartması ile gerçekleştirdiler. Yani SSCB’nin, Doğu Cephesinde Almanya’yı dize getireceği belli olduktan sonra.  

Devam edecek

Bu yazıya ait kaynaklar yazı serisinin sonunda topluca verilecektir.

Dipnotlar


[i] 17 Temmuz- 2 Ağustos 1945 tarihleri arasında yapılan Potsdam Konferansı Birleşik Krallık Başbakanı Churchill (daha sonra, konferans sırasında başbakan olan Clement Attlee), SSCB Başkanı Stalin ve ABD Başkanı Truman’ın katılımıyla gerçekleştirilmiştir.

[ii] Denazifikasyon: İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Alman ve Avusturya toplumunu, kültürünü, basınını, ekonomisini, yargısını ve siyasetini Nazi ideolojisinden “kurtarmak” için müttefik ülkeler tarafından yürütülen bir arındırma projesidir.

[iii] Mihver devletleri: Mihver ittifakı olarak adlandırılan ittifakın üç büyük ortağı Almanya, İtalya ve Japonya’dır. Bu ülkeler, Adolf Hitler, İtalya Başbakanı Benito Mussolini ve Japonya İmparatoru Hirohito tarafından yönetiliyordu. Daha sonra beş ülke daha Mihver kuvvetlerine katılmıştır. Bu ülkeler Bulgaristan, Hırvatistan, Macaristan, Romanya ve Slovakya’dır.

[iv] Günlük tutan az sayıdaki kişilerden bir diğeri  de Sovyetler Birliği’nin Stockholm Büyükelçisi olan ve Mayski’nin

teşvikiyle bölük pörçük bir günlük tutmuş olan Aleksandra Kollontay’dı.

[v] Mayski’nin günlüklerinin bir kısmı dilimize çevrilmiş ve kitap olarak basılmıştır. Ayrıntılı bilgi için şu kitabı okuyabilirsiniz: Gabriel Gorodetsky, Stalin ile Churchill Arasında SSCB Londra Büyükelçisi Mayski’nin Günlükleri (1932-1943), Türkiye İş Bankası Yayınları, 2019.

[vi] İvan Mihayloviç Mayski (19 Ocak 1884- 3 Eylül 1975) Sovyet diplomat, tarihçi ve siyasetçi. II. Dünya Savaşı sırasında Sovyetler Birliği’nin Birleşik Krallık büyükelçiliğini yapmıştır. 1945 yılında aktif hizmetten emekli oldu ve tarih ile ilgilenmeye başladı. 1946 yılından itibaren Sovyet Bilimler Akademisi’nin üyesi olarak görev yaptı. 1953 yılında tutuklandı ve casusluk suçlamasıyla 6 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 1955 yılında serbest bırakıldı ve temize çıkarıldı. Mayski’nin günlüklerine tutuklandığında el konulmuş ve günlüklerin çoğu serbest kaldıktan sonra da kendisine verilmemiştir. 


Doğan Alpaslan Demir sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

Avrupa’da aşırı sağın tarihi: Mihver Devletlerinin yapılanması ve SSCB Londra Büyükelçisi Mayski’nin günlükleri” üzerine bir yorum

Anonim için bir cevap yazın Cevabı iptal et