SOSYAL MEDYANIN DİLİ VE CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ

Mevcut iktidarın Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki en büyük yardımcılarından birinin, muhaliflerin sosyal medyada kullandığı dil olduğunu iddia ediyorum. Demem o ki, kendini solcu, sosyal demokrat, ulusalcı, sosyalist, çapulcu, Atatürkçü, vatansever, ilerici, milliyetçi olarak tanımlayan kişilerin veya sosyal medya gruplarının kullandıkları dil, karşısına “dikildikleri” iktidarın şiddetten, cahillikten ve hurafelerden beslenen ideoloji ve fikriyatını güçlendirmekte, AKP taraftarlarının giderek konsolide olmalarına sebep olmaktadır. İşte bu köşe yazım boyunca bu iddiamı destekleyen bazı kanıtları size sunmaya çalışacağım. Yerinizi aldıysanız başlıyoruz…

Sizi bilmem ama ben dil deyince, ağzımızın içinde bir organ, konuşma, yazma lisanı ve toplumun en kocaman ideolojik aygıtını anlıyorum.  Konumuz sosyal medyanın kullandığı yazı dili ve bu dilin arkasındaki ideolojik yük olacak. Sosyal medyanın 21. yüzyıla yeni bir şekil verdiğini artık hepimiz biliyoruz. Yakın bir gelecekte geleneksel beşeri kanunlarımızın birçoğunun içi boşalacak, yeni kurallar ve yasalar sosyal medyanın şekillendirdiği yeni bir çağın kapısını aralayacak. Bu nedenle kendini “ben bu ülkenin aydınıyım” diyen herkese çok fazla iş düşüyor, yeni Dünya düzeninin kurallarını büyük ölçüde sosyal medya biçimlendireceğine göre bu alanda daha çok inisiyatif almak ve öncülük etmek gibi bir sorumluluğu var aydınların. Hiç unutmamak zorunda olduğumuz bir yerdeyiz, çoğu zaman ne söylediğinizden daha önemli olan nasıl söylediğinizdir. Yani haklı olmanız ve haklıdan yana olmanız yetmez, ifade şekliniz de haklılığınızı desteklemelidir. Haydi, şimdi sosyal medyada biraz gezinelim ve mevcut iktidarın karşısında görünen ama kullandıkları dil ve duruş nedeniyle yanında durmayı bile istemeyeceğiniz örnekleri izleyelim.

Sosyal medyada işportacı dili kullanan sosyal medya sayfaları iktidarın tarlasına su taşıyorlar

Bu sayfaların ilk ve en önemli özelliği başta Atatürk olmak üzere Türkan Saylan vb. değerli aydınların, devlet adamlarının adlarını kullanmaları. Pek çok kişinin hassasiyetleri nedeniyle elleri beğen sekmesine otomatik gidiyor, böylece bir veya iki milyon takipçisi olan müthiş bir güce dönüşüyorlar. Yazdıkları her cümlenin başına “paylaş” veya “beğen” yazan, bir beğenme bir protesto, bir paylaşma beş protesto gibi çirkin, emir kipinde ve işportacı ağızlı sosyal medya sayfalarının tek amaçlarının yüksek beğeni ve paylaşım sağlamak ve daha sonra bu etki alanı üzerinden reklam geliri elde etmek olduğunu düşünüyorum. Yaptıkları paylaşımlar gündelik sosyal hassasiyetler üzerinden şiddeti, hoşgörüsüzlüğü geliştiren, basmakalıp ve galeyan kokan kısa metinler ve üzerinde oynanmış resimler. İşte ilk örneğimiz; Doğu Anadolu’dan şehit cenazelerinin geldiği günlerde gördüğüm bir paylaşımda Abdullah Öcalan fotoğrafının üzerine bir hedef tahtası konulmuştu. Hedef tahtasının tam ortası Öcalan’ın alnının ortasına hizalanmış. Paylaşımdaki yazı şu şekilde:

Kim bu itin kafasına sıkmak istemez ki? Bir beğenme kafasına bir sıkma, bir paylaşım ise makinalı tüfekle tarama anlamına gelir”

İnanın çok ürkütücü, Doğu ve Kürt sorunu üzerinde ne düşünüyor olursanız olun bu şiddet dili bizim dilimiz olamaz, olmamalıdır. Bir diğer örnek daha, Türkan Saylan adına açılan sayfada Türkan Saylan ve Atatürk hakkındaki tartışmanın yorumlarına hiç dokunmadan aşağıya aldım, sadece argo kelimeleri sansürledim. (Sansürlediğim kelimelerin altı çizili)

“Atatürk’e dil uzatmayin dilinizi yakarlar sizin ..siz kim kopeklersinizde ulkeyi kuran yukselten insana laf söylersiniz..siz ilk önce evlendiğinizde bi evinizi gecindirin adam gibi.vatansever bi cocuk yetistirinde sonra tartisirsiniz Ataturku .bu ülkeye milyonlarca vatansever kazandiran insani eleştirmek size bize dusmez..akilli olun !”

“he nurlu olmazmı ömrunu turbanla mucadeleye vermıs bir kadının yerı kesinlikle nurludur:)”

 “Yav ben bunlarin ejdadını s.k.m,bu sayfalara mahsus geliyorlar kasintilarini gidermek icin,oglummm s.ke s.keturkanıda seveceksiniz atamizida,essekler gibi tc kimliği tasiyip, essekler gibi istiklaa marsinida okuyacaksiniz,daha olmadi arabistana naş naş.”

Türkan Saylan veya Atatürk dirilip, güya onları savunan bu cümleleri okusalar kahırlarından yeniden ölürlerdi sanıyorum.

Kadın cinselliğini hedef alan küfür, erkek kültürünün, iktidarın ve şiddetin dilidir. (Başbakan fotoğrafı öpen bir kadın içerir)

Küfürsüz yapamayanların ilk sığınağı Can Yücel, ben onlara Şair Eşref’i de ekleyebilirim. Her ikisi de şiire kattıkları fütursuz argoyla tanındı ve sevildi, Türk edebiyatında geldikleri nokta onları bir anlamda “fermanlı” kılmıştır ama onların zırhına sarınmak isteyenler için bu koruma kalkanının değeri yok. Türk edebiyatında “fermanlı” olmayı başaranların yolu açık olsun, diğerleri erkek iktidarına ait şiddet dilinin ağızları olmakla yetinecekler.  Sosyal medyada karşılaştığım örneklerden biri çok sarsıcı. Bir fotoğraf, belki üzerinde oynanmış belki de gerçek. Fotoğraf, Recep Tayyip Erdoğan’ın resmini öpen bir kadına ait. Bu fotoğraf üzerine söyleyecek çok sözüm yok, dini ve siyasi liderlere tapınma hem tarihimizde hem de günümüzde çok sık görülüyor. Tapındıkları kişilerde olduğunu varsaydıkları gücün kendilerine de sirayet edeceğini sanarak bir tür sanal iktidar elde ediyorlar. Beni asıl ilgilendiren yanı bu fotoğrafa yapılan yorumlar; bazılarını değil, fotoğrafa yapılan alt alta 16 kişinin yorumlarının tümünü aşağıya alıyorum. İki argo kelimeyi sansürlemek dışında noktasına virgülüne dokunmadım. Yorumları yapanların yedisinin isimlerinin başında “TC” veya “çapulcu” unvanları da bulunuyor. (Sansürlediğim kelimelerin altı çizili)

indir

“Benide öpsene fıstık”

“Gitti abdest kıbeleye dönüp öpmesi lazımdı :)”

“bide uzansaydın şöle sere serpe, önüne yatsaydın…”

“kalçalar süpermiş o değilde :P”

“Bende isterim :-)”

“Ohh 🙂 haram kalkmış :)”

“Duvara karşı”

“Şştt hayır mı kardeş size namahrem, size günah, size yasak yok mu? Tutan tuttuğunu öpüyo mu sizde?”

“Orayi degil poposunu opecesin salak.Yalnıs resmi asmisler.”

“Azmıs kudurmıstan beterdir derler…kim demişse doğru demis :)”

“Gel g.tümü öp mal”

“Gel benimkinde kondur bir buse. Kaltak”

“Utanmasa altına yaticaklar mk.”

“Günay lan günah. Görmesin kimse… Çok ayıp…!”

“Birde Baş örtüsü takmışsın lan şerefsz , namahrem diyorsunuz hele yaptığına bak. Birde iyi Müslümanım diye orada burada namuslu olarak geziyorsunuz.”

“ülkemizde ak partili öyle insanlar varki recebi anneleriyle yakalasalar babamdan iyi s.kti diyecekler”

Teorik olarak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu yorumları yapan 16 kişiyle aynı safta gibiyiz. Oysa bu yorumların sahipleri benimle aynı dili ve aynı hayalleri paylaşıyor olamazlar. Bana burada bir hata var gibi geliyor, ne dersiniz.

Ünlü yazarlar ve düşünürler için açılan sayfalar, hesaplar ve fikir, emek hırsızlığı

Mevlana kendisi adına açılan sayfalarda ona atfedilen sözleri okusa, yazanları nereye kovalardı bilmem ama “ne olursan ol gel” sözünü gözden geçirirdi sanıyorum. Önce ünlü bir yazarın adını kullanarak bir sayfa veya hesap açılıyor, onun kitaplarından alınmış gibi bazı yazılar bu sayfalarda paylaşılıyor. Hangi kitap, kaçıncı sayfa falan gibi ayrıntılar gereksiz, bir süre sonra öyle çok paylaşılıyor ki bu sözler, yazarın kendisi mezarından çıkıp gelse kimseyi inandıramayacak bu sözlerin kendisinin olmadığına. Hele hele sosyal medyada veya internet basınında yayınlanan her türden fikri eser veya yazıların kopyala yapıştır yolu ile kaynak göstermeden yayımlanmasına ne demeli, neredeyse normal karşılanacak. Ama durun bir dakika, biz bu iktidarın Cumhurbaşkanı adayına niye itiraz ediyorduk, yalansız, dolansız, çalıp çırpmasız bir Dünya istediğimiz için değil miydi, benim yanımda yürüyenler fikrimi, işimi ve emeğimi çalıyorsa, iktidara geldiğinde neleri çalar, doğrusu bilmek isterim.

Anlaşılan odur ki, sadece mevcut iktidarı değiştirmek yetmiyor; birlikte yürüdüklerimizi bıkmadan ve usanmadan eğitmek, bize ait olmayan bir dil kullanan sosyal medya sayfalarının yayınlarını paylaşmamak, beğenmemek, beğenen ve paylaşanları uyarmak, iktidarın şiddet ve saldırgan erkek dilini kullanan kişi ve topluluklarını aramızdan temizlemek, yeni Dünya düzeninin sosyal medya dil kurallarının ve hatta hukukunun geliştirilmesi için aktif rol almak konusunda yapacak çok işimiz var. Üstelik bana öyle geliyor ki, bu alandaki sorumluluğumuzun sonuçları, sandık başında elde edeceğimiz tüm başarılardan daha önemli. Sandığa dayalı rejimlerin barışa, adalete, eşitliğe yönelik başarısı, ideolojik dilin bu hedeflere yönelik olarak dönüştürülmesi ile olanaklı olabilir, aksi halde sandıktan daima zulüm ve zalim çıkacaktır.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s