Değerli dostlar, hepinize ŞİİRLİ CUMALAR diliyorum. Bu hafta için seçtiğim şair Kaygusuz Abdal, XIV. Yüzyıl ikinci yarısı ile XV. Yüzyıl başları arasında yaşamıştır. Doğum ve ölüm tarihlerine ilişkin bilgiler tartışmalıdır.
Kaygusuz Abdal, Alevi- Bektaşi- Kalenderi edebiyatının en renkli simalarından biridir. Yaşam öyküsüne ait bildiklerimizin çoğu Anadolu sözlü kültürünün söylencelerinden ibarettir. Anlatılanlara göre asıl adı Gaybi olup Alaiye (Alanya) beyinin oğludur. Bir gün Elmalı yöresi dağlarında avlanırken bir geyiğe rast gelir. Okuyla vurur geyiği, yaralı geyik kaçar. Günlerce kan izlerini sürerek izler geyiği. Sonunda vardığı Tekke köyünde geyiğin bir dergâha girdiğini görür. Dergâhta dervişlerden geyiğini ister. Dervişler onu dergâhın şeyhi Abdal Musa’nın huzuruna çıkarırlar. Günlerdir geyiğin peşinde olan Alanya Beyi’nin oğlu Gaybi, olup bitenleri Abdal Musa’ya anlatır. Geyiğe attığı oku tarif eder. Bunun üzerine Abdal Musa kıyafetinin önünü açarak böğrüne saplı duran oku gösterir. Bunun üzerine Gaybi, Abdal Musa’nın müridi olur ve ona 40 yıl hizmet eder. 40 yılın sonunda Abdal Musa onu Kahire yakınlarında kendi tekkesini kurmaya gönderir. Kahire yakınındaki Mahattam tepelerinde bulunan Kaygusuz Abdal Tekkesi, Bektaşilerin dört büyük tekkesinden biri olarak kabul edilir. Ölümünden sonra kurduğu tekkenin yakınlarındaki bir mağaraya gömülmüştür.
Kaygusuz Abdal Türk Halk Edebiyatı’nın çok önemli isimleri tarafından araştırmalara konu edilmiştir. Yahya Muhtar Dağlı, Süleyman Fikri Erten, Abdülbaki Gölpınarlı, Abdurrahman Güzel, M. Fuad Köprülü, Vahit Lütfi Salcı ve İsmet Zeki Eyüboğlu tarafından hayatı, şiirleri, edebi özellikleri üzerine pek çok çalışma yapılmış olsa da 12.000’i bulduğu söylenen şiirlerinin tümü toplu olarak yayınlanamamıştır.
Kaygusuz Abdal, Alevi- Bektaşi edebiyatının “yedi ulu” ozanından biri olarak kabul edilmiştir. Şiirlerini hece ve aruz ölçüsüyle yazmış, çok arı ve kıvrak bir dil kullanmıştır. Şiirlerinde yobazlığı ve ham sofuluğu nükteli bir dille eleştirmiştir.
“Bir namaz vardır cenaze
O da gelir bir gün bize
Kaygusuz gibi akılsıza
Daha namaz sorar mısın”
Günümüzden yedi asır önce yazdığı ve bırakın dini, doğrudan Tanrı’yı eleştirdiği iki şiiri şimdiki zamanın sınırlarını zorlamaktadır.
“-1-
Yücelerden yüce gördüm
Erbapsın sen koca Tanrı
Âlem okur kelam ile
Sen okursun hece Tanrı
Asi kullar yaratmışsın
Varsın şöyle dursun deyü
Onları koymuş orada
Sen çıkmışsın uca Tanrı
Kıldan köprü yaratmışsın
Gelsin kullar geçsin deyü
Hele biz şöyle duralım
Yiğit isen geç a Tanrı
Kaygusuz Abdal yaradan
Gel içegör şu cür’adan
Kaldır perdeyi aradan
Gezelim bilece Tanrı
Cur’a: Esrar kabı
-2-
Ademi balçıktan yuğurdun yaptın
Yapıp da neylersin bundan sana ne
Halk ettin insanı saldın cihane
Salıp da neylersin bundan sana ne
Bakkal mısın teraziyi neylersin
İşin gücün yoktur gönül eylersin
Kulun günahını tartıp neylersin
Geçiver suçundan bundan sana ne
Katran kazanını döküver gitsin
Mümin olan kullar didare yetsin
Emreyle yılana tamuyu yutsun
Söndürsün tamuyu bundan sana ne
Kaygusuz Abdal’ım sözümüz budur
Her nerde çağırsam hak onda hazır
Hep düzaha bastırırsın kim nedir
Yakma kullarını bundan sana ne
Düzah: Tuzak
Tamu: Cehennem
Kaygusuz Abdal’ın kadınlarla olan “sıkıntısını” anlattığı bir şiirini bu hafta için seçtim. Beğeneceğinizi umuyorum.
“Hey erenler, hey gaziler
Avrat bizi döğeyazdı
Çekti sakalım kopardı
Bıyığımı yolayazdı
Kalkıp direği kapınca
Kaçamadım sapınca
Aç karnıma değince
Bağırsağım dökeyazdı
Aldık avratın hasını
Çektik değneğin yasını
Başımda kırdı su tasını
Kafacığım kırayazdı
Baltanın sapını kaptı
Kağnının küpünü söktü
Silkindi üstüme çıktı
Kemiklerim kırayazdı
Avrat sormadı suçumu
Çekti kopardı saçımı
Kırdı eyemin ucunu
Yine bizi döğeyazdı
Avrat oldu bize vezir
Bizi etti köye kizir
Gahi tuz ister gahi bezir
İnek edip sağayazdı
Kaygusuz’um der ki nidem
Başım alam nere gidem
Ben bu avratı ne edem
Bizi köyden kovayazdı”
Kaynak:
1- İsmail Özmen, Alevi- Bektaşi Şiirleri Antolojisi, Cilt: 1, Kültür Bakanlığı Yayınları, 1998.
ŞİİRLİ CUMALAR, Ortadoğu bataklığına itilmeye, nefret diline ve muhafazakâr bir toplum olmaya karşı bir DURUŞ projesidir.
Şiirli Cumalar adının kaynak gösterilmeden kullanılmaması rica olunur.