Gözümün nuru musun, ey para, ya canım mısın?
Mezhebim, dinim mi, ayinim mi, imanım mısın?”
Mirza Elekber Sabir
İktidarın gücünü kendi gücü gibi kullanan zalimlerin en büyük korkularının başında hiciv türünden şiirler gelir. Çünkü iktidarlarının eteğine yapışan iki dize bile yüreklerini hophop etmeye yeter. Ülkemizde çok az tanınan, şiirlerinde “Hophop” mahlasını kullanmış Azeri şair Mirza Elekber Sabir, hiciv türünün en güçlü kalemlerinden biridir. Onu tanımak ister misiniz? Peki, başlayalım o halde.
“Molla dayı, bu ne fesat böyle,
Herkese karşı yapma inat böyle”
21 yaşına gelince yaşadığı Şamahı kentini terk edip kutsal yerleri görme bahanesiyle yola çıkar genç Sabir. Horasan, Nişabur, Semerkand ve Buhara gibi döneminin kültür merkezlerini gezer. Nedir, birkaç yıl sonra babasının ölüm haberini alarak Şamahı’ya geri dönmek zorunda kalmıştır. Ailenin geçiminin sağlanması omuzlarına yüklenmiştir. Babasından kalan dükkânı işletmeye çalıştıysa da beceremez, kuyruk yağından sabun yapıp satmaya başlar. Akrabalarından Billûrnisa adlı bir kızla evlenir ve on beş yıl içinde sekiz kız ve bir erkek çocuğu olur. Yaşamı boyunca geçim sıkıntısı peşini bırakmaz Sabir’in. 1907 yılında Bakü Valiliğinin açtığı sınavı kazanır ve bir süre öğretmenlik yapar. 1910 yılında yakalandığı karaciğer hastalığından dolayı öğretmenliği bırakmak zorunda kalır ve Bakü’den Şamahı’ya geri döner. 1911 yılının temmuz ayında, yaratıcılığının zirvesinde 49 yaşında hayata veda eder.
20. yüzyılın başlarına kadar Sabir’in şair yönü ortaya çıkmamış, yazdığı gazel ve kasideler hiçbir yerde yayınlanmamıştır. İlk şiiri Tiflis’te çıkarılan Şark-ı Rus gazetesinde 1903 yılında yayınlanır. Bu tarihten sonra gazel, kaside ve mesnevi kalıplarının dışında şiirler yazmaya başlar. Giderek toplumsal sorunlar, sosyal adaletsizlik, eşitsizlik, din adamlarının cahilliği, yöneticilerin zalimliği üzerine şiirler yazmıştır.
“Zengin adam niçin harcasın öz parasını?
Ayanı bırakıp doyursun şehrin fukarasını?
Kaldırsın göreyim Allah yüzünün hayasını!
El çek yakamızdan, defol, barbar dilenci!
Çekil kapıdan, ağlama zar zar dilenci!”
Fukaralar zenginlerle mülakat edebilmez,
Zenginlere insanlığını ispat edebilmez,
Zengin adam fakir ile müsavatedebilmez.
Noksan getirir şanına bu kar dilenci!
Çekil kapıdan, ağlama zar zar dilenci!”
1905 yılında Molla Nasreddin adlı dergide yazmaya başlar ve Azerbaycan edebiyatının satirik (mizahi, hiciv) şiirinin doğmasına öncülük eder. Adını Nasreddin Hoca’dan alan Molla Nasreddin dergisinde yazdığı şiirleri ile toplumun aydınlanması ve cehaletle mücadele üzerine kurar şiirlerini. Özellikle dini dogmaları hicveden şiirleri öne çıkar. Bu türün güzel örneklerinden biri beceriksizliği nedeniyle hastalarının ölümüne sebep olan bir hekimi hicvettiği “Azrail’in İstifası” adlı şiiridir.
“Azrail arz ederek dedi ki: Ey Rabbü’l- alemin,
Bir tabip, işte, bu yıl kullarını kırdı tamam.
Ben edince hele bir ölmeli hastayı helak,
O alır ölmemeli bin neferin canını pak.
Verdiğin canları bin-bin ki bu zalim alacak,
Peki, kul diye, yahu sana burada kim kalacak?
Bırak alayım canını, başlatayım mahşerini,
Yoksa, billah, kıracak kullarının ekserini.
Bu temennimi kabul eylemez olsan hâlâ,
Kerem et, ta evvelinden vereyim istifa.
Başka bir hizmete koyarak beni kıl minnettar,
Azrail olmayı ver işbu tabibe zinhar.”
Mirza Elekber Sabir dinsel bağnazlığa ve gericiliğe karşı çıkışın bir abidesidir. İlber Ortaylı’nın iddiasına göre göre İslam dünyasında halkın topladığı bağışlar ile heykeli dikilen ilk kişidir. Şairin hayatı boyunca yokluk ve yoksulluk çekmesi, erken yaşta hastalanarak ölümü nedeniyle şiirlerini kitap haline getirmesi mümkün olamamıştır. Şiirlerinde sıklıkla kullandığı “Hophop” mahlasından ötürü arkadaşları tarafından ölümünden bir yıl sonra yayınlanan şiir kitabına Hophopname adı verilmiştir. 1950’den sonra ‘Hophopname’ Rusçaya çevrilmiş okurları tarafından çok beğenilmiştir. Fars, Tacik ve Ermeni dillerine de çevrilen eser 1977 yılında İngilizce olarak ABD’de yayınlanmıştır.
Mirza Elekber Sabir’in “Korkuram” başlıklı şiirini dikkatle okuyun lütfen, eminim Mirza Elekber Sabir’in korkusunu içinizde hissedeceksiniz.
“Yayan yapıldak düşürem yollara,
Çakır dikenler görürem korkmuram.
Seyredirem ıssız biyabanları,
Vahşi hayvanlar görürem korkmuram.
Kâh oluram denizlerde kayıkçı,
Dalgalı tufan görürem korkmuram.
Kâh çıkaram sahile, her yanda
Kalaba vahşiler görürem korkmuram.
Kâh sabaha dek vururam dağlara,
Yangınlı balkan görürem korkmuram.
Kâh inirem gölgeli ormanlara,
Yırtıcı hayvan görürem korkmuram.
Mezarlıklarda tutturam kâh mekân,
Orada hortlak görürem korkmuram.
Menzil olur kâh bana viraneler,
Cin görürem, can görürem korkmuram.
Bu küre-i arzda ben muhtasar,
Muhtelif elvan görürem korkmuram.
Yurt dışında da hatta gezip
Çok tuhaf insan görürem korkmuram.
Fakat bu korkmazlıkla doğrusu
Ay dadaş vallahi, billahi, tallahi,
Nerde Müselman görürem korkuram!
Sebepsiz korkmuram, özrü var,
Neyleyim yahu, bu yok oluşların
Fikrini kan görürem, korkuram,
Korkuram, korkuram, korkuram.”
Mini sözlük:
1- Korkmuram: Korkmam
2- Korkuram: Korkarım
3- Küre-i arz: Yerküre
4- Muhtasar: Kısaltılmış olan, kısaca
5- Elvan: Renkler, türlü renklerde olan
6- Müselman: Müslüman
7- Ayan: Bir toplumun ileri gelenleri
KAYNAKLAR
1- Mirze Elekber Sabir, Hophopname, Çeviren İsa Öztürk, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, II. Basım, 2016.
2- Hayati YILMAZ, MİRZA ALİ EKBER SÂBİR, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi / Journal of Turkish World Studies, XII/1 (Yaz 2012), s.361-386.
3- Lokman Taşkesenlioğlu, Azerbaycan Türk Edebiyatı Milli şairi Mirze Elekber Sabir ve Hophopname, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 2/3 2013 s. 96-132.