Domates, Biber, Patlıcan & CHP

GİRİŞ 1

Köşeye sıkıştığında “zevkler ve renkler tartışılmaz” diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışmayanımız var mıdır? Hiç sanmıyorum! Oysa renkler de zevkler de bal gibi tartışılır çünkü her ikisi de bireylerin eğitim ve donanımına, toplumların kültürel, sosyal, ekonomik gelişmişliğine dayanır ve bu dayanış birey ve toplum bazında ölçülebilir, somut olarak gösterilebilir. Kültürel antropoloji, estetik, toplumbilim, sanat tarihi başta olmak üzere pek çok bilim dalının çalışma alanı bize “tartışılmaz” diye belletilen zevkler ve renklerin didik didik edilerek incelenmesinden oluşur.

KARSU

Karsu Dönmez, 1990 doğumlu, siyasi mülteci olarak Hollanda’ya sığınmış sosyolog bir Türk babanın piyanist ve şarkıcı kızı. Müzik “zevkinizi” bilemem ama Karsu neredeyse on yıldır dünyayı “sallıyor”. Barış Manço’nun “Domates, Biber, Patlıcan[i]”  parçasını Karsu yorumuyla dinlemelisiniz. Frank Sinatra, Charles Aznavour ve daha nice müzik devinin sahne aldığı Carnegie Hall’da üç kez müziğini icra etmiş olması bile onun müzik dünyasında edindiği yer konusunda bir fikir verebilir. Karsu konusunda dikkati çekmek istediğim asıl konu ise şudur: Karsu nasıl yetişti ve nasıl “Karsu” oldu? Geldik “fasulyenin nimetlerine”; Karsu 5-6 yaşında iken piyanoya ilgi duyar, ailesi ona kiralık bir piyano bulur, Karsu 7 yaşına geldiğinde babası araba almak için biriktirdiği parayla bir piyano alır.

Biliyorsunuz değil mi; bireylerin ve toplumların geleceğini tercihler belirler.

maxresdefault

GİRİŞ 2

 Geleceği bilmenin, gelecekten haber vermenin olanaksız olduğunu düşünüyorsunuz değil mi? Binlerce yıldır uğraşıyor homo sapiens; falcılar, müneccimler, büyücüler, şamanlar, astrologlar, üzerinde tanrının, tanrıların izi olduğu düşünülen çocuklar, zihinsel özürlüler, kimi hacı ve hocalar, biliciler eliyle geleceği okumak için çılgınca bir mücadele verilmiş, verilmeye de devam ediyor. Nelerden medet umulmamış ki, kuma atılan kemik parçaları, yıldızların hareketleri, bulutların şekli, kahve fincanındaki şekiller, avuç içindeki çizgiler ve daha niceleri ile umut tacirliği yapılmaya devam ediyor. Toplumların bilimden uzaklaştığı, akıldan umudu kestiği yerde karşımıza hurafelerin çıktığını tarih boyunca gördük, göreceğiz.[ii]

 Muhtemelen, içinde kader, alın yazısı, yazgı, fıtrat sözcükleri geçen cümleler kurmuyor, bu sözcükler yaşamın bir kaçınılmazlığı olarak kullanıldığında da gerim gerim geriliyorsunuzdur. Çok haklısınız. Nedir, yine muhtemeldir ki, fala inanma falsız da kalma diyerek fal bakıp, baktırıyorsunuzdur; hele dostlarla kahve falı nasıl güzel sohbetlere vesile olur. Çoğumuzun fal baktırmaktan hoşlandığı, iyi fal bakan bir “arkadaş” bulduğumuzda kahve fincanını çeviriverdiğimiz sır olmasa gerek. Acaba aklımızın bir yanıyla geleceğin öngörülebildiğini düşünüyor olabilir miyiz? Evet, olabiliriz, çünkü gelecek bilinebilir, daha da doğru olarak ifade etmem gerekirse gelecek öngörülebilir…[iii]

 Lafı eveleyip gevelemeye gerek yok, tüm bilimsel disiplinler az veya çok geleceğe ait bir öngörü geliştirmek zorundadır. Hatta bazı bilim dallarında gelecek öngörüsü ana faaliyet alanı da olabilir. Meteoroloji bilimi, var olan hava koşullarının bilgisine dayanarak geleceğe ilişkin tahminler yürütür, bilimsel gelişmeler doğrultusunda bu tahminlerdeki hata payı azalmaktadır[iv].

 Kişilerin ve toplumların tercihlerini analiz ederek de geleceğe ilişkin doğruya çok yakın öngörülerde bulunmak olasıdır. Dürtü denetim bozukluğu olan ve belinde silah taşıyan bir kişinin cinayet işleyeceğini veya şiddet olaylarına karışacağını öngörmek falcılık değildir. O silaha kolayca ulaşılmasını engelleyemeyen, engellemeyen toplumlarda silahla işlenen suçların artması kaçınılmazdır. Toplumun egemen dili ayrıştırıcı ve nefret diliyle bezeliyse şiddet istatistiklerinin yükseleceğini bilirsiniz. Özcesi, gelecek bugünün içinde saklıdır, şimdinin şartları ve tercihleri geleceği belirler; şartları ve tercihleri iyi yorumlayarak geleceği apaçık görebilirsiniz.

 CHP

Karsu 5-7 yaşında iken babasının araba almak için biriktirdiği parayla kızına piyano alması yaşamsal bir tercihtir. Karsu’nun müzik alanında geldiği zirvenin en önemli sebebi ailesinin bu tercihidir. Karsu’nun alınacak daha çok yolu var, çok çalışmak, çok okumak, eğitimini sürdürmek ve belki en önemlisi şöhret ve parayla olan ilişkisini yönetmek zorunda.  Aksi halde benzer kulvarlarda müzik yapan Aziza Mustafa Zadeh çizgi ve kalitesine bile ulaşması mümkün olmayacaktır[v]. Bundan sonra yapacağı her tercih ona başka bir yaşam yolu ve müzik çizgisi getirecek, izleyip göreceğiz.

Karsu için yapılan/yapılacak tercihler ne denli önemliyse siyasi partiler için de o ölçüde geçerlidir. Siyasi partiler tüzüklerinden, genel başkanlarından, teşkilat şemalarından ibaret değildir. İktidarda oldukları her yönetsel birimdeki kararları ve parti içi örgütsel işleyişlerindeki tercihler, ülke yönetimi için ne yapacaklarının en açık göstergesidir. Bir siyasi partinin, yerel yönetimlerdeki uygulamalarından daha sarih bir ayıraç olması olası değildir.

Ülkemiz hızla 2019 Mart ayında yapılacak seçimlerin sath-ı mailine girdi/giriyor. Sonuna yaklaştığım bu yazıda siyasi partilerin seçim stratejileri vb. üzerine yazmayacağım. Nedir, kısa bir zaman önce sosyal medyada bir anlığına parlayan, az sayıdaki medya organında yer alan bir haberin “geleceği belirleyen tercihler” açısından büyük öneme sahip olduğu kanaatindeyim. Habere ait görsel size yeterince bilgi verecektir[vi]

sıbyan mektebi
Sol Haber, 6 Ekim 2018.

Eminim pek çoğunuz “daha bu ne ki, CHP’nin daha ne arızaları var” diyecektir[vii], haklısınız. Ama bu haber çok önemli. “Muhafazakâr kesimin oyunu alamazsak seçim kazanamayız” zihniyetinin bir ürünü olan bu fotoğraf, CHP’nin siyasal tercihlerinin bir sonucudur ve ülke yönetiminde iktidarın alternatifi olamayacağının delilidir. 4-6 yaş çocuklarına “sıbyan mektebi” açan zihniyetin bu ülkeye sunabileceği aydınlık bir gelecek olamaz. Kendini bu fotoğraf karesine taşıyan “sol ve/veya sosyal demokrat” bir muhalefet partisinin tüm yönetimi istifa edebilmeli, CHP’ye bir kez bile oy vermiş milyonlar ayağa kalkmış olmalıydı.

Çoğunuz gibi ben de şaşırmadım ama üzgünüm.

 

 

 DİPNOTLAR

[i]https://www.youtube.com/watch?v=Ibx_ie9Cqe4

[ii]1258 yılında Moğol Hakanı Hülagü Abbasilerin başkenti Bağdat’ı kuşatır ve istila eder. Değişik kaynakların 200.000 ile 2.000.000 arasında değişen sayıda insanın katledildiğini, kitap sayısı yüzbinlerle ifade edilen ünlü Bağdat kütüphanesinin de yakılıp yıkıldığını duymuş olmalısınız. Yıkılanlar arasındaki önemli binalardan biri de göz hastanesidir. Bağdat’ın istilasından 2 asır sonra göz hastanesinin yıkıntıları üzerinde yetişen bir ağaç, yöre halkı arasında göz hastalıklarına iyi gelen bir şifa kaynağı sayılmış, göz hastaları iyileşmek için ağacın dallarına çaput bağlar olmuştur.

[iii]Akıllı, zeki ve gözlem yeteneği yüksek, yaşam tecrübesi zengin bir fal bakıcısı karşısındaki kişiyi hiç tanımıyor bile olsa giyimi, yürüyüşü, oturuşu, vücut ve saç şekli, ses tonu ve şivesi, fiziksel engelliği, yüzük veya başka aksesuar takıp takmadığına bakarak o  kişi hakkında pek çok bilgi edinebilir. Fal bakan bir de falına bakacağı kişiyle bir girizgâh konuşması yapabildiyse “işlem tamamlandı” demektir.

[iv]Bilim kurgu edebiyatının en büyük dâhilerinden biri olan Isaac Asimov, yazdığı ünlü Vakıf serisi romanlarında Hari Seldon adında bir matematikçiye yer verir. Hari Seldon matematik formülleri kullanarak geleceğin bilinebileceğini ortaya koyar ve geliştirdiği bu bilim dalına Psiko tarih adını verir.  

[v]Şimdi “Aziza Mustafa Zadeh de kim ola?” diye soracaksınız, ben de şuracıkta düşüp bayılacağım. https://www.youtube.com/watch?v=-kZ-83uFW3M

[vi] http://haber.sol.org.tr/toplum/chpli-belediye-baskani-sibyan-mektebi-acti-4-6-yas-kuran-kursu-actik-248727

[vii]CHP’nin bazı siyasi tercihlerindeki arıza bu olaydan çok daha önemli olabilir ama “sıbyan mektebi” konusu ülkemizin içindeki koşullar göz önüne alındığında özel bir yere oturmaktadır.

Domates, Biber, Patlıcan & CHP” üzerine 5 yorum

  1. Sayın Doğan Alpaslan Demir bey,
    “Oysa renkler de zevkler de bal gibi tartışılır çünkü her ikisi de bireylerin eğitim ve donanımına, toplumların kültürel, sosyal, ekonomik gelişmişliğine dayanır ve bu dayanış birey ve toplum bazında ölçülebilir, somut olarak gösterilebilir” savınız dive açıklamalarınız ile: Neredeyse “doğruluğunun tartışılması olanaksız” olan kalıplaşmış bir düşünme tarzını alt üst etmişsiniz. Emeğinize sağlık. Saygılarımla.

    Liked by 1 kişi

  2. Sayın Doğan Alpaslan Demir bey,
    “Oysa renkler de zevkler de bal gibi tartışılır çünkü her ikisi de bireylerin eğitim ve donanımına, toplumların kültürel, sosyal, ekonomik gelişmişliğine dayanır ve bu dayanış birey ve toplum bazında ölçülebilir, somut olarak gösterilebilir” savınız ve açıklamalarınızla; neredeyse “tartışılmaz ve değişmez olarak “görülen bir anlayışı da alt üst etmişsiniz. Toplumsal ve bireysel tercihler arasındaki neden/sonuç ilişkileri ile de harika bütünlemişsiniz. Videolar da muhteşemdi. Aydınlatıcı yazınız ve müzik keyfi yaşattığınız için teşekkür ederim. Emeğinize sağlık. Saygılarımla.

    Liked by 1 kişi

  3. Sayın Doğan Alpaslan Demir bey,
    “Oysa renkler de zevkler de bal gibi tartışılır çünkü her ikisi de bireylerin eğitim ve donanımına, toplumların kültürel, sosyal, ekonomik gelişmişliğine dayanır ve bu dayanış birey ve toplum bazında ölçülebilir, somut olarak gösterilebilir” savınız ve destekleyici açıklamalarınız ile; neredeyse “değişmez ve tartışılmaz” olarak görülen bir anlayışı da alt üst etmişsiniz. Toplumsal ve bireysel tercihler arasındaki neden/sonuç ilişkilerini de oldukça bütünlüklü bir biçimde konu ile birleştirmişsiniz. Aydınlatıcı yazınız ve video linkleri ile yaşattığınız müzik keyfi için teşekkür ederim. Emeğinize sağlık. Saygılarımla.

    Liked by 1 kişi

Doğan Alpaslan Demir için bir cevap yazın Cevabı iptal et